1916 yılında çekirge saldırılarıyla yok olup giden birçok tarla ve mahsul ülke ekonomisine oldukça zarara yol açmıştır.
Cumhuriyet döneminde 1923,1924,1927,1928, 1973, 1989, 1990, 1993, 1999, 2000, 2007,2008 yıllarında yaygın kuraklıklar görülmüştür.
1923 yılı sonlarında Trakya havalisiyle, Konya, Eskişehir, Afyon, Kütahya ve Ankara vilâyet ve kazalarında senenin kurak gitmesi sebebiyle, hububat mahsulü aşırı derecede düşmüştü. Bu sebeple üç dört ay sonra bu bölge halkının zaruret içinde kalmasına kesin gözüyle bakılıyordu. Buna engel olmak için, dışarıdan buğday ve un getirilmesi ve bunun temini için de gümrük vergisinin kısa bir müddet için kaldırılması öngörülmüştü.
İlk şiddetli kuraklık 1928 yılında yaşandı.1928’de yaşanan kuraklık halk üzerinde olumsuz çok fazla etki yapmıştır. Özellikle İç Anadolu’nun tarım bölgesi olması ve kuraklığında etkisini burada göstermesi bu etkinin derecesini katlamıştır. Çünkü yağış neredeyse bu senelerde hiç düşmemiştir.
1928-1933 yılları arasında kuraklık şiddetlenmiş, tarımsal gelirlerin azalmasının yanında, suyun yeterli miktarda tarım arazisine dağıtılamaması da ayrı bir sorun teşkil etmişti. Nitekim 1928 yılında, beklenen mevsim yağmurları yağmadığı için tarlalarda henüz teşekkül etmiş olan buğday ve arpa başakları, alev gibi esen rüzgârların karşısında yanıp kavrulmuştu.
Kuraklığın halk gelirleri ve geçimi üzerindeki olumsuz etkileri Hükümeti tedbirler almaya sevketmiştir. 20 Haziran 1931’de Arazi Vergisi Kanunu görüşülürken bu kanunun 5. Maddesi kuraklık ile ilgilidir. Bu maddeye göre; herhangi bir köy veya kasaba veya şehir arazisinin tamamının veya belirli bir bölgesinin mahsulleri sel, dolu, kuraklık, yangın, muzır haşarat veya bulaşıcı hastalıklar gibi fevkalâde arızalar dolayısıyla en az üçte bir derecesinde zayiata uğrarsa, bu suretle zarar gördüğü idarî tahkikatla sabit olanların o seneye ait vergileri, Maliye Vekâletinin müsaadesiyle kısmen veya tamamen silinecekti.
Kuraklık olaylarının en şiddetli ve geniş yayılışlı olanları, 1973, 1977, 1990 ve 1991 yıllarında oluşmuştur. 1994-1998 döneminde ise, Doğu Anadolu Bölgesi dışında Türkiye'nin büyük bir bölümünde önemli bir yağış azlığı gözlenmemiş, kuraklıklar yaşanmamıştır.
1980’lerin sonlarında da İstanbul’da yaşanan kuraklıktan dolayı büyük sıkıntılar çekilmiştir. Zaman zaman Türkiye’nin hemen hemen her noktasında su problemi yaşandığı da yadsınamaz bir gerçektir.