Genel

AYDIN CUMA NAMAZI SAATİ | 29 Ağustos Cuma Hutbesi konusu nedir?

29 Ağustos 2025 Cuma namazı saati en çok araştırılan konular arasında yer alıyor. Vatandaşlar, “Cuma namazı saat kaçta?” sorusuna yanıt ararken, Diyanet’in yayımladığı vakitler en güvenilir kaynak olarak öne çıkıyor. Peki, Aydın’da Cuma namazı saat kaçta kılınacak, 29 Ağustos 2025 Cuma hutbesinin konusu ne oldu? İşte, ayrıntılar…

Abone Ol

29 Ağustos 2025 Cuma namazı saati, vatandaşların en çok merak ettiği konular arasında yer alıyor. Özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar, “29 Ağustos 2025 Cuma namazı saat kaçta?” sorusunun cevabını araştırarak hazırlıklarını yapmak istiyor. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yayımladığı güncel namaz vakitleri ise Cuma namazı saati konusunda en güvenilir kaynak olarak öne çıkıyor. Peki, Aydın’da Cuma namazı saati kaç? 29 Ağustos 2025 Cuma Hutbesinde ne anlatıldı? İşte, detaylar…

AYDIN’DA CUMA NAMAZI SAAT KAÇTA?

29 Ağustos 2025 Cuma namazı saati, Aydın’da yaşayan vatandaşlar tarafından merak ediliyor. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yayımladığı resmi namaz vakitlerine göre Aydın’da Cuma namazı 13.15’te kılınacak. Cuma namazına katılacak olanların, ibadete hazırlık için camilere biraz daha erken gitmeleri tavsiye ediliyor.

CUMA NAMAZI NE ZAMAN KILINIR? (DİYANET AÇIKLAMASI)

Cuma namazı vaktini öğrenmek isteyenler, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın resmi internet sayfası ve mobil uygulaması üzerinden şehir şehir güncel namaz saatlerini kontrol edebiliyor. Cuma namazına katılmayı düşünen vatandaşların ise ibadet öncesinde en az 10-15 dakika önce camiye gitmeleri tavsiye ediliyor.

CUMA NAMAZI KAÇ REKAT?

Cuma namazının farzı iki rekâttır. Bunun dışında farzdan önce dört rekât, farzdan sonra ise yine dört rekât olmak üzere toplam sekiz rekât sünneti bulunmaktadır. Ancak İmam Ebû Yusuf ve İmam Muhammed’e göre farzdan sonra kılınacak sünnet, bir selamla dört rekât ve bir selamla iki rekât olmak üzere altı rekâttır. Bu görüşün Hz. Ali’den rivayet edildiği belirtilmektedir.

CUMA NAMAZI NASIL KILINIR?

Cuma namazına başlarken şöyle niyet edilir:
“Niyet ettim Allah rızası için Cuma namazının ilk sünnetini kılmaya.”

Bu sünnet, öğle namazının ilk sünnetiyle aynı şekilde eda edilir. İlk rekâtta Sübhaneke okunur, ardından Euzü Besmele çekilir. Her rekâtta Fatiha ve zamm-ı sure okunur. İlk oturuşta yalnızca Ettehiyyatü okunur. Son oturuşta ise Ettehiyyatü, Allahumme Salli, Allahumme Barik ve Rabbena duaları okunur.

İlk sünnetin ardından cami içinde ikinci ezan okunur. Daha sonra imam hutbe okumak üzere minbere çıkar. Hutbe sırasında cemaatin namaz kılması veya konuşması tahrimen mekruh kabul edilir. Hatip dua ederken cemaat içinden sessizce “Âmin” der, sesli söylemez. Namaz esnasında haram olan şeyler hutbe esnasında da haramdır.

Hutbe bittikten sonra müezzin kamet getirir ve cemaat imamla birlikte iki rekât Cuma namazının farzını kılar. Bu farz, sabah namazının farzı gibi kılınır. Niyet ise şöyle yapılır:
“Niyet ettim Allah rızası için Cuma namazının farzını kılmaya, uydum hazır olan imama.”

Farzın ardından dört rekât son sünnet kılınır. Niyet:
“Niyet ettim Allah rızası için Cuma namazının son sünnetini kılmaya.”
Bu sünnet de ilk sünnetle aynı şekilde eda edilir. Böylece Cuma namazının farzı ve sünnetleri tamamlanmış olur.

Bunun ardından zuhr-i âhir olarak dört rekât daha kılınır. Niyet şu şekildedir:
“Niyet ettim Allah rızası için edası üzerime olup da henüz üzerimden düşmeyen en son öğle namazının farzına.”
Bu niyetle, eğer Cuma namazı herhangi bir şart eksikliğinden dolayı kabul olmamışsa öğle namazı eda edilmiş olur; kabul edilmişse en son kazaya kalmış öğle namazına sayılır.

Son olarak iki rekât vaktin sünneti kılınır. Niyet:
“Niyet ettim Allah rızası için vaktin sünnetine.”
Eğer Cuma namazı sahih olmamışsa, kılınan toplam on rekât öğle namazı yerine geçer. Namazın ardından Âyet-el Kürsî okunur, tesbihler çekilir ve dua ile namaz tamamlanır.

29 AĞUSTOS 2025 CUMA HUTBESİ!

29 Ağustos 2025 tarihli Cuma hutbesi, camilerde cemaatle paylaşıldı. İşte, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayımlanan bu haftanın Cuma hutbesinin konusu…

ÂLEMLERE RAHMET HZ. MUHAMMED (S.A.S)
"Muhterem Müslümanlar!
Müjdeler olsun hepimize! Bir kez daha kavuştuk Mevlid-i Nebi’nin manevi iklimine! Önümüzdeki Çarşamba akşamı, Rebîülevvel ayının on ikinci gecesi. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’in doğumunun 1500’üncü yıldönümü.

Bizleri, Allah Resûlü (s.a.s)’e ümmet kılan Yüce Rabbimize hamd ve sena; Peygamber Efendimize, ehl-i beytine ve ashabına salat ve selam olsun. Mevlid Gecemiz şimdiden mübarek olsun.

Duygularımı şairin şu mısralarıyla dile getirmek istiyorum:

Gel, Ey Muhammed, bahardır.

Dudaklar ardında saklı

Aminlerimiz vardır!..

Hacdan döner gibi gel;

Miraç’tan iner gibi gel;

Bekliyoruz yıllardır!

Aziz Müminler!
İnsanlık, merhameti Peygamberimiz (s.a.s) ile tanımıştır. Rahmet Peygamberi (s.a.s), zulmün ve karanlığın hâkim olduğu bir çağa güneş gibi doğmuştur. Cenâb-ı Hakk’ın, وَمَٓا اَرْسَلْنَاكَ اِلَّا رَحْمَةً لِلْعَالَم۪ينَ۟ “Resûlüm! Biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik.”[1] buyruğu gereğince; kin, nefret ve husumetin yerine sevgi, şefkat ve merhameti yerleştirmiştir. Kendisiyle konuşurken titreyen birine, “Endişelenme! Ben de senin gibi kuru et yiyen bir kadının oğluyum.”[2] buyurarak mütevazı olmayı insanlara öğretmiştir.

Aile, Peygamberimiz (s.a.s) ile huzur bulmuştur. O, Yüce Rabbimizin emri gereğince aileyi; sevgi ve merhamet, ülfet ve muhabbet, güven ve sadakat üzerine inşa etmiştir. Ailesinin hiçbir ferdine kaba davranmamış, kötü söz söylememiş, onları asla incitmemiştir. “Dikkat edin! Sizin kadınlar üzerinde hakkınız olduğu gibi onların da sizin üzerinizde hakları vardır.”[3] buyurarak; dışlanan, hor görülen, insani ve sosyal haklarından mahrum bırakılan kadına hak ettiği değeri vermiştir.

Kıymetli Müslümanlar!
Çocuklar, Peygamberimiz (s.a.s) ile sevgiyi tatmıştır. Allah Resûlü (s.a.s); utanç vesilesi sayılan, diri diri toprağa gömülen kız çocuklarını koruyup gözeteni, terbiye edip yetiştireni cennetle müjdelemiştir.[4]

Gençler, Peygamberimiz (s.a.s) ile değer kazanmıştır. Allah Resûlü (s.a.s) gençlere daima güvenmiştir. Onların fikirlerine değer vermiş, onlara özgüven ve şahsiyet kazandırmış, mizaç ve yeteneklerine uygun sorumluluklar yüklemiştir.

Değerli Müminler!
Yaşlılar, Peygamberimiz (s.a.s) ile hürmet görmüştür. Resûl-i Ekrem (s.a.s), “Kim bir yaşlıya yaşından dolayı hürmet ederse, Allah da ona, yaşlılığında hürmet edecek birisini gönderir.”[5] buyurarak yaşlılara ilgi göstermeyi, onlarla alakadar olmayı öğütlemiştir.

Yetimin ve mazlumun yüzü Peygamberimiz (s.a.s) ile gülmüştür. Allah Resûlü (s.a.s), “İşaret parmağıyla orta parmağını bir arada göstererek, ben ve yetime kol kanat geren kimse cennette böyle yan yana olacağız.”[6] buyurarak yetimi koruyan, onun haklarını gözeten müminin cennette kendisine en yakın kişi olacağını müjdelemiştir.

Muhterem Müslümanlar!
Aziz milletimiz, Peygamberimiz (s.a.s)’e olan sevgisini; onun ve ehl-i beytinin güzel isimlerini çocuklarına vererek, askerine Mehmetçik diyerek, ordusunu Peygamber ocağı görerek, malını ve canını onun yolunda feda ederek ortaya koymuştur. Hutbeme başlarken okuduğum hadis-i şerifte Allah Resûlü (s.a.s), “Sizden biriniz, beni anne ve babasından, çocuğundan ve bütün insanlardan daha çok sevmedikçe tam anlamıyla iman etmiş olmaz.”[7] buyurmaktadır. Evet, şanlı ecdadımız Allah Resûlü (s.a.s)’i canından aziz bilmiştir. Onun getirdiği rahmet mesajlarını bütün insanlığa ulaştırmak, dünyada huzur ve barışı sağlamak için cepheden cepheye koşmuştur, koşmaya da devam etmektedir. Bunun en son örneklerinden biri de yarın kutlayacağımız 30 Ağustos Zaferi’dir. Yüce Rabbim; Peygamber aşkıyla yanıp tutuşan, vatan ve mukaddesat uğruna canını feda eden aziz şehitlerimize ve ahirete irtihal eden kahraman gazilerimize rahmet eylesin. Bugün bize düşen ise, Allah Resûlü (s.a.s)’in muhabbetiyle kalplerimizi birbirine kenetlemektir. Onun bizlere sunduğu rahmet esintileriyle yüreklerimizi buluşturmaktır. Onun birlik ve beraberlik çağrılarıyla kardeş olmaktır.

Hutbemi Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in şu uyarısıyla bitiriyorum: “Birbirinize haset etmeyin. Birbirinize sırtınızı dönmeyin. Birbirinize kin ve nefret beslemeyin. Ey Allah’ın kulları! Kardeş olun!”[8]"

[1] Enbiyâ, 21/107.

[2] İbn Mâce, Et’ime, 30.

[3] Tirmizî, Radâ, 11.

[4] Ebû Dâvûd, Edeb, 120-121; İbn Hanbel, III, 96.

[5] Tirmizî, Birr, 75.

[6] Buhârî, Talâk, 25.

[7] Buhârî, Îmân, 8.

[8] Buhârî, Edeb, 57.