ÇALIŞANLAR TAMAM DA YA ÇALIŞAMAYANLAR NE OLACAK?

Abone Ol

Dün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü'ydü. Günlerden Pazar olduğu ve yerel gazeteler yayımlanmadığı için 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü yazımı bugün sizlerle buluşturma olanağı buldum.

Malum, her 10 Ocak'ta başta siyasîler olmak üzere, eş dostlarımız arar, çalışan gazeteciler günümüzü kutlar. Samimiyetleri ve nazik düşüncelerinden dolayı hepsine teşekkür ederim, sağ olsunlar.

Ama bu memleketin bir de 'çalışamayan gazeteciler' sorunu var. Mutlaka ama mutlaka eğilmek gereken bir sorun bu. 1990'lı yıllarda sayıları iki elin parmaklarını geçmezken şimdi neredeyse her üniversitede bir iletişim fakültesi var. Fakülte var ancak mezunlarına sektörüyle ilgili alanlarda iş var mı derseniz alacağınız yanıt pek iç açıcı değil.

Nice umutlarla iletişim fakültesine kaydolup da şimdilerde aldığı eğitimle hiç ilgisi olmayan işlerde çalışan, geçimini başka mesleklerden sağlamak durumunda kalan onlarca arkadaşım var.

***

Henüz 20'li yaşlarının başında gazeteci olma hayaliyle fakülte sıralarında dirsek çürütüp, şimdi istediğini elde edememenin burukluğunu hemen hepsi yaşıyor. Bu, ülkedeki yükseköğrenim sisteminin ne denli verimli olduğunu da aslında çok somut bir şekilde ortaya koyuyor. Değindiğim sorun yalnızca iletişim fakültelerinde değil, fen – edebiyat, iktisat, işletme, kimi mühendislikler ve hatta eğitim fakültelerinde bile söz konusu.

Sürekli reformun konuşulduğu bugünlerde şayet bir reform yapılacaksa köklü bir yükseköğrenim reformu kaçınılmaz diye düşünüyorum. Fakülteden mezun olanların sayısıyla sektörün gereksinim duyduğu eleman sayısı örtüşmediği müddetçe üniversiteli işsizliği kanayan bir yara olmaya devam eder ve biz daha bunları çok konuşuruz.

***

Çalışamayanlar yalnızca fakülteliler mi? Elbette hayır. 'Alaylı' diye tabir ettiğimiz, çekirdekten yetişen pek çok meslektaşımız da benzer sorunlarla karşı karşıya.

Bu, meselenin yalnızca bir boyutu. Medyanın sorunları o kadar fazla ki, onların hepsini işlemeye kalksak bir köşe yazısında değil, yazı dizisiyle burada ele almamız gerekir.

Sözün özü, 'çalışamayan' meslektaşlarımız olduğu sürece, sorunlar karşısında somut çözüm yolları geliştirilmediği müddetçe bizler yani çalışanlar, bu 10 Ocak'ları buruk kutlamaya devam ederiz. Tabii buna kutlama denirse…