DEMOKRASİ

Abone Ol

Demokrasinin kelime anlamı, halkın egemenliği temeline dayanan yönetim biçimi.

23 Nisan 1920’de ‘Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir’ ilkesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açan Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, demokrasi anlayışını fiilen yaşama geçirmişlerdi.

Tabii öncesi de var. Birinci ve İkinci Meşrutiyet’e bakarsak orada da bir anlamda demokrasi denemelerini bulmak mümkün. Tarık Zafer Tunaya, II. Meşrutiyet için “Cumhuriyetin siyasi laboratuvarı” nitelemesini yapmıştı. Burada da demokrasi denemelerinin izini bulmak mümkün.

29 Ekim 1923’te Cumhuriyetin ilanının ardından 1945’e kadar tek parti yönetimi işbaşındaydı. 1945’te Türkiye, çok partili demokratik yaşamla tanıştı. Atatürk’ün sağlığında, 1930’lardaki çok partili demokrasi denemelerini de unutmamak lazım.

1946’da yapılan seçimlerde CHP iktidarını korumayı başarsa da ‘açık oy – gizli tasnif’ usulü, ciddi soru işareti ve eleştirileri de beraberinde getirdi.

14 Mayıs 1950 seçimlerindeyse iktidar el değiştirdi. Demokrat Parti, tek başına iktidarını 27 Mayıs 1960 askeri müdahalesine kadar sürdürdü.

***

27 Mayıs, Cumhuriyet tarihinde yaşanan ilk askeri darbeydi. Onu, 1960’lardaki başarısız darbe girişimleri, 12 Mart 1971 muhtırası, 12 Eylül 1980 darbesi, ‘postmodern darbe’ olarak nitelendirilen 28 Şubat ve son olarak 15 Temmuz 2016’da devlet içinde yapılanan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyelerince gerçekleştirilen darbe girişimi izledi.

Bütün bunlar, demokrasiye, halkın iradesine, bizatihi ülkenin ve ulusun geleceğine kastetme girişimleriydi.

4 yıl önce gerçekleşen 15 Temmuz, ordu ve emniyet içindeki vatansever, demokratik değerlere bağlı unsurlar ile Türk ulusunun kararlılığıyla bertaraf edildi. Darbeciler amacına ulaşamadı. Eğer kirli emellerini gerçekleştirselerdi bırakınız bu satırları kaleme almayı, belki yaşıyor bile olmayacaktık.

***

Bütün bu tarihsel olay ve olguların bize öğrettiği bir şey var. O da demokrasinin en az ekmek, su, hava kadar gerekli olduğu gerçeğidir. Siyasi görüşümüz, inancımız, etnik kökenimiz, mezhebimiz ne olursa olsun Türk ulusunun eşit birer bireyiyiz. Ülkemizin ve ülke insanımızın onuruna en yaraşan yönetim tarzı da demokrasidir. Genel ve eşit oy hakkı da demokrasinin belkemiğini oluşturur.

Bu nedenle toplumumuzun her bireyine henüz ilkokul sıralarından itibaren demokrasi kültürünü aşılamak çok önem taşıyor.

Demokrasi aynı zamanda bizimle aynı görüşte olmayanların fikirlerine saygı duymanın, temel hak ve özgürlüklerin de adıdır.

Demokrasiye ve halkın iradesine ne kadar güvenirsek yarınlar bizler için o kadar parlak olur.