En iyi dostlarımız sevimli patilerimiz. Size bağlanmaları için sadece sevgi göstermeniz yeterli aslında. Ömür boyu size minnetkar kalırlar . sadık ve güvenilir dostlarınızdır. Sizi hiç aldatmazlar, yarı yolda bırakmazlar.
Aydın da sokak hayvanları için çalışan onca dernek işte bu dilsiz dostlarımıza, çare ve derman oluyorlar.
Bunlardan biri de, bir sevimli pati de bizimle, hayatımızda iç içe. Samimi , içten, adı gibi kendisi gibi badem’le.
Keyifle geçirdiğimiz hayatımıza renk katan başkaları da var tabii.
Sokaktaki adamla keyifli sohbetin tadına doyum olmuyor.
En içten ve rahat duruşuyla sizle paylaşıyorlar her şeyini.
Her anlattığı gerçek bir yaşam öyküsü.
Dün Salı günü yağmur altında rezalet içinde ıslak pazarı gezerken , durup dinlendiğim bir köşede, emekli bir öğretmenle sohbet ettim.
Türkiye’nin değişik illerinde uzun yıllar eğitim camiasına hizmet verdikten sonra,
Bir türlü memleketi Aydın’a tayinin yaptıramadığından ,
60 yaşına gelmiş dayanmış, Hizmetini noktalayıp , emekli yaşamına başlamış .
Kahvede sohbet ortak geçmişimiz devlete hizmetine geldi dayandı.
Epey çile çekmiş bir dostumun sözüydü.
“Bu ülkede Türk vatandaşı olmak çok zor…!”
Yanlış anlamayın bugün değil, 25-30 yıl önce söylenmiş bir söz.
Ama siz isterseniz yaşadıklarınızla bugüne de uyarlayabilirsiniz.
Devlete işi düşenlerle, devletin içinde olanlar.
bu ülkede , mevzuatın karşısında ,vatandaş olmak ne zordur..?
Sabah hastane kuyrukları, bugün git yarın gel memur azarlamaları,
Koltuğuna şeref veren değil , koltuktan şeref ve unvan alanlar..!
Liyakattan değil , ağam paşam , hamili kart koltuğa oturanlar,
Makama güvenip , astığı astık , kestiği kestik müdürler,
Derdini anlatamayan memur , işçi , çalışanlar..!
Bir ömrünü ve en güzel günlerini verdikleri devlete küskün emekli olanlar.
haklarını helal etmeyenler.
İşte çile çekip emekli olan bu öğretmenimizle sohbetimizden kendi ağzından anekdotlar..!
“Edirne’de öğretmenim. Semt pek fakir…öğrencilerde ne üstte var ne başta..!
hem müdürüm, hem de öğretmenlik yapıyorum okulda.
Bir gün bu fakir semtin öğrencilerine kurs açmak istedim.Ücretli olursa kimsenin kurslara gelmeyeceğini bildiğimden , bedava kurs açtım.
Bir hafta geçmeden Valilik hakkımda soruşturma açtırmış..!
Suçum ne diye sorduğumda , söylediler…izinsiz kurs açmak..!
Ne büyük suç ama ..?
Fakir öğrencilere hizmet etmek için, tatil günleri kahvede okey dönmek varken , kendi zamanımdan ayırarak, ücret almadan , şevkle bu çocukları hayat kazandırmak,okulda tutmak, eğitime destek vermek ve geleceğimizi okumuş başarılı gençlerimize teslim etmek için özveriyle çalışırken , bırakın teşekkürü , hakkımda soruşturma açılması tam bir komedi.
Neyse ,benim ne yaptığımı bilen ve anlayan biri kursu kapatarak , Valilikten olur alıp yeniden açılmasını önerdi ve bu soruşturmadan kurtulduk ve Valilikten olur alarak ,yeniden kursu açtık.
Gel gelelim kurs devam ederken bu kez iki hafta sonra, İlçe Milli Eğitimden bir müfettiş gelince , Valilikten aldığım izni gösterip, kursun izinli olduğunu açıkladım.
Ancak gelen Müfettişin inceleme konusu başkaymış meğer.
Bu kez suçum izinsiz kurs açmak değil , “ücretsiz kurs” vermek..!
Meğer kurs ücretlerinin tamamı ilçedeki hesaba yatar , devlet baba % 50 sini aldıktan sonra , kalanını okul ve diğer görevlilerle kursu veren paylaşırmış.
“İyi ya “dedim, “ ben ücret istemiyorum..! “
Zinhar , ilçedekiler öyle düşünmemiş olmalı ki, kendi paylarının kaybından kuşku duymuşlar.
Zatı alilerin gelir kayıpları söz konusu.
Müfettişe okulun mührünü, anahtarını verip kızgınlıkla , alın siz idare edin diyerek odasından dışarı çıktım.
Arkamdan müfettiş gelerek ,yatıştırdı ve soruşturma yapmadan gitti de , ancak kurtulabildim..!
Zaten çok geçmeden de emekliliğimi istedim.
İşte kamuda çalışanların durumu hali pür melali işte böyle..!
Turgut Özal’ın bir türlü yürürlüğe koyamadığı açılımlar için , “kurşun geçmez bürokrasi var bu memlekette” derdi rahmetli. Bizde mevzuat hazretleri,hem vatandaşları hem de çalışanlarını illallah dedirtmiştir yıllarca.
Ama memur ve çalışanlar haksız mı ..?
Önüne konan kara kaplı kitapta yazılanları uyguluyorlar.
Aksi ise ,başında çalışanına güvenmeyen ve çalışanına rüşvetçi gözüyle bakan teftiş elemanları..!
Çözüm endeksli bir işi yapılsa, sorun çözülse, “Acaba çıkarı neydi “soruları ve bakışları eksik olmaz . Siz hiç imza atmayan bir memurun , müfettişe ifade verdiğini gördünüz mü..? En çok iş yapan , en çok imzası olan , en çok çalışan , er geç cezalandırılır. Hiçbir iyilik cezasız kalmaz,
Artık yasaların yazılı metinlerdeki ayn’ı dışında , biraz da yorumu yani lafz’ı da göz önüne alınmalı.
yani Türkçesi yazılanların dışında da yorumuna bakmalı.
Bu ülkede bir hakim Vekillere ceza yazılamazsa , asillere de ceza yazılamaz gerekçesiyle vatandaşa kesilen trafik cezasını iptal etmişti, tam 3 yıl önce..! Gerçi ardından bir başka yere tayin edilmişti ama,
bence çok yürekli bir hüküm vermişti.
Öyle ya, asiller dururken , vekillere ne ki..?
SÖZÜN ÖZÜ :
BUKALEMUN KARAKTERİ GEREĞİ ,
BAZI İNSANLAR KARAKTERSİZLİĞİ GEREĞİ,
BULUNDUKLARI ORTAMIN RENGİNİ ALIRLAR.