Eğitim camiasında nereye bakarsanız bakın ciddi problemler var.
Hükümetin tepesindeki yetkililer bile zaman zaman durumdan şikayetçioluyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan bile “eğitimde istediklerinizi yapamadık” diyerekşikayetini dile getiriyor.
Eski dönemlerde de şikayetler vardı. Mesela her hükümet değişimde,Milli Eğitim politikası baştan başa değiştirildi. AKP daha farklı bir yöntemuyguluyor. İktidara geldiğinden beri yanlış hatırlamıyorsam 7 Bakan değişti veher bakan kendi ekibiyle iş başına gelirse olacak budur.
Oysa dünyanın her ülkesinde milli eğitim politikaları, iktidarındeğil, devlet politikasıyla belirlenir. Çünkü bu hizmette bir millilik vardır.Siyasi partilerin görüşleri esas alınarak Milli Eğitim politikaları belirlenir.Oysa Türkiye’de her eğitim döneminde yeni bir eğitim politikası belirleniyor.
TEOG’un gelişi ve değiştirilişinin nasıl olduğunu gördük. YoksaTEOG’da da metal yorgunluğu mu var?
Milli Eğitim sistemi çok zaman yöneticinin iki dudağı arasındasaklı. “TEOG değiştirdik” dedi. Değişti gitti. Neden değişti? Buna kimse biryorum getiremedi.
“Yüksek öğretime giriş sınavını değiştirdik” dediler.
Birçok insan değişen ne diye beklemeye başladı. Acayip bir modelçıktığı ortaya. Bir günde iki sınav yapılacak. Birisi öğleden önce, birisi deöğleden sonra olacak. Eğer öğrenci birinci sınavdan başarılı olduğuna inanırsaikinci sınava katılacak. İnanmazsa ikinci sınava girmeyecek.
Öğrenci birinci sınavda başarılı olup olmadığını nereden bilecek?Sadece tahmin edecek.
Sınava giren gençler başarılı olup olmadığını nereden bilecek?Falcıya mı gidecek, yoksa yazı tura mı atacak.
Bu yaşıma geldim böyle bir acayip sisteme ilk kez tanık oluyorum.Milli Eğitim politikalarında yıllardır çeşitli hatalar yapılıyor. Müfredatprogramları sürekli değişiyor.
Yani şikayetçi olduğumuz politikalar birilerinin beğeneceğipolitikalar olmamalı müfredat programlarında yalnız millilik değil, çağdaşlıkda olmalı.
Çünkü eğitim programları gelecek nesilleri çok iyi yetiştirecekbilimsel gerçekler olmalı. Onun için eğitim politikaları, yöneticilere değiluzmanları bırakmalı.
NİKAHI KİM KIYSIN
Geçtiğimiz günlerde Söke CHP ilçe örgütünde Kadın Kolları BaşkanıNebihat Erten yaptığı basın toplantısında “Müftülere nikah kıyma” yetkisiverilmesini şu sözleriyle eleştirdi. Özetle şunları söyledi:
“Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Hukuk devleti olmaözelliği değiştirilmesi teklif dahi edilmeyecek mutlak bir hükümdür.Anayasamızın 174. Maddesine göre, devletin asli görevi devrim yasalarınıuygulamak ve toplumun çağdaş uygarlık düzeyine çıkartılmasıdır. AyrıcaAnayasanın 10. Maddesi de kanun önünde eşitlik düzenlemesini içerin. Budüzenlemeye göre, herkes dil, din, ırk, mezhep, renk, cinsiyet, siyasi düşünce,felsefi inanç ayrımı gösterilmeksizin kanun önünde eşittir.
Müftülere tanınan nikah kıyma yetkisi ile, hukuk devleti olmailkesi, kanun önünde eşitlik ilkesi, devrim yasalarının değiştirilmemesi velaikliği koruma ilkesi ihlal edilmektedir.
(…) Bu durumda biz cumhuriyet kadınları, hukuku savunarak, devrimyasalarını ve Mustafa Kemal Atatürk’ü savunarak, devrim yasalarını ve MustafaKemal Atatürk’ü savunarak yollarına devam edecektir. (…) Müftülere resmi nikahkıyma yetkisi verilmesi toplumda yaratılmak istenen kutuplaşmayı daha daartıracaktır. Toplumsal yaşamda nikahını belediyede veya müftülükte kıyanlarolmak üzere yeni bir ayırıcımlık çıkaracaktır. Oysa resmi nikah yurttaşolmanın, kanun önünde eşit olmanın teminatıdır. CHP’li kadınlar olarak mecliskomisyonundan geçen tasarının kabul edilemez olduğunu her yerde haykıracağız.Bu tasarının meclisten geçmesi demek laik hukuk devletini ortadan kalkmasıdemektir.
(…) Türkiye’nin geleceği için cumhuriyetimizin işsizlik sorununa,kadın sorunlarına, tarım sorununa ve bunun gibi bir çok soruna çözüm bulunmasıgerekmektedir.
Biz komşularımızla barış içinde yaşamak istiyoruz. Mustafa KemalAtatürk’ün verdiği “Yurtta barış, dünyada barış” sözünü bu ülkenin temel varoluş felsefesi haline getirmek istiyoruz. Bugün Atatürk’ün ilkelerine,Atatürk’ün devlet prensiplerine ve hukuku üstün tutan bir devlet yaratmaidealine her zamankinden daha fazla sahip çıkacağız. Bu nedenle Müftülere resminikah kıyma yetkisi veren yasa tasarısı kabul edilemez. Müftülerin görevikanunla belirtilmiştir. Buna göre müftülerin görevi, Diyanet İşleriBaşkanlığı’nın yönergesinin 90. Maddesinde, islam dininin; iltikat, ibadet veahlak esaslarıyla ilgili işlerini yürütmek olarak belirtilmiştir. Bu durumdamüftülerin görevi sadece Müslüman olan vatandaşlarımıza yöneliktir. OysaCumhuriyet herkesindir ve herkes kanun önünde eşittir. Öyleyse herkes devletintüm olanaklarından eşitçe yararlanmalıdır ve kimseye siyasi ve kişiselayrımcılık yapılmamalıdır. Anayasanın 24. Maddesi de bu hükmü içerir. Bizler,Cumhuriyet Halk Partili kadınlar, sonuna kadar Mustafa Kemal Atatürk’ecumhuriyete, demokrasiye, laikliğe ve özgür yurttaş olma hakkımıza sahipçıkacağız. Bu tasarının uygulanmaması için gereken mücadeleyi ortaya koyacağız.
Bu tasarı meclisten geçmeyecek, geçmemelidir.
Nebihat Erten