EKONOMİK GÜÇ KAYBI

Abone Ol

Seçim sonuçlarına itiraz büyük ekonomik gücü kaybetmekten kaynaklanıyor. İktisatçı Mustafa Sönmez, 31 Mart yerel seçim sonuçlarıyla ilgili “AKP ve MHP’nin kazandığı 50 il milli gelirin yüzde 62’sine sahip. AKP’nin seçimdeki kaybı çok büyük” dedi.

31 Mart yerel seçimlerinin bitmesine rağmen sonuçlara itirazların devam etmesi itirazların perde arkasını gündeme taşıdı. İstanbul’un Türkiye ekonomisinin can damarını oluşturması tartışmaları da bu kent üzerinde yoğunlaştırdı. Peki neden? İktisatçı Mustafa Sönmez, özellikle AKP’nin İstanbul’da seçimi kaybetmesine rağmen “Bu ili nasıl tekrar geri alabilirim” diye diretmesinin en büyük nedeninin ekonomik olduğunu belirtti. AKP’nin yerel seçimlerde çok büyük yara aldığına dikkati çeken Sönmez, yerelde AKP ve MHP’ye 50 ilin kaldığını ancak u illerin gayri safi yurt içi hasılasının paylarının yüzde 35’in altında olduğunu dile getirdi. CHP’nin kazandığı illerin 21 olduğunu söyleyen Sönmez, bu illerin gayri safi yurt içi hasılasının yüzde 62’sine sahip olduğunu belirtti.

CHP’nin sadece 21 ili yöneterek Türkiye’deki kamu harcamalarını en çok yapan illeri de yönetmiş olacağına dikkati çeken Sönmez, “Ülkemizdeki mal ve hizmetler u illerde üretiliyor. Buraya kamusal yatırımlar yapılmazsa ekonominin küçülmesi demek olur. Sırf buraları CHP yönetiyor diye kamusal yatırım yapılmazsa istihdam artmaz, ekonomi küçülür ve bunun sorumluluğu iktidara kalır. Mecburiyet durumu var. Genelde yatırımların durması nedeniyle ekonomi büyümediği için bunun faturası iktidara kesilir” dedi.

Eskiden iktidarın yerel yönetimleri de elinde tutarak büyük sinerji oluşturduğunu ve bu sinerjiden yararlandığını dile getiren Sönmez, son seçimde AKP’nin yara aldığını ve artık bu avantajdan mahrum kaldığını anlattı. Sönmez, şu ifadeleri kullandı: “Türkiye’de 31 Mart yerel seçimlerinden ikili iktidar çıktı. CHP önemli bir koz kazandı. AKP’nin sermaye birikimi artık kolay olmaz. AKP yerel yönetimlerle birlikte sermaye biriktiriyor, bu da partiyi güçlü tutuyordu. Türkiye’nin en büyük ilerin yönetimini kaybederek sermaye birikimini ve kaybedecek ve bu durum ister istemez parti gücünü etkileyecektir.”

DW Türkçe’ye konuşan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yalçın Karatepe, büyükşehir belediyelerinin ekonomik gücünün iki başlıkta toplanabileceğini söylüyor. İlk olarak belediye bünyesinde kurulan şirketlerin yarattığı mal ve hizmetlerden elde edilen gelirlerin önemine işaret eden Karatepe, ikinci olarak ise büyükşehir belediyelerinin kentsel rant dağıtımındaki önemli rolüne vurgu yaptı.

Büyükşehir yönetimlerinin imar, inşaat izinleri, arsa tahsisleri, emsal değer tespitleri gibi konulardaki yetkilerinin özellikle İstanbul ve Ankara gibi dev şehirlerde milyarlarca liralık ekonomi yarattığına işaret eden Prof. Karatepe, “Belediyelerin ihalelerini alan şirketler, bir süre sonra o belediyenin temsil ettiği siyasi hareketi de maddi olarak desteklemeye başlıyor” dedi.

2019 bütçesi bir önceki yıla göre yüzde 18,41 artışla 23,8 milyar lira olarak belirlenen İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), adeta dev bir holding. İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri Genel Müdürlüğü (İETT) ve İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) bütçeleri de eklendiğinde toplam bütçesi 35 milyar TL’ye yaklaşan İBB bünyesindeki 28 şirketin toplam cirosu ise 24 milyar TL civarında. İBB, bir özel sektör şirketi olsaydı, bu ciro ile İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) 2017’de yayınladığı “Türkiye’nin En Büyük 500 Şirketi (İSO 500)” listesinde, TÜPRAŞ’ın ardından ikinci sırada yer alacaktı.

Bünyesinde 15 şirket bulunan Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin 2019 bütçesi ise Ankara Su ve Kanalizasyon İdaresi (ASKİ) ve Elektrik Gaz Otobüs Genel Müdürlüğü (EGO) genel müdürlükleri ile birlikte 14 milyar TL olarak belirlendi. 11 şirkete sahip İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin 2019 bütçesi ise 5 milyar 995 milyon lira.

TL DEĞER KAYBETTİ

Türk Lirası dolar karşısında yılbaşından bu yana yaklaşık yüzde 6 gerilerken Reuters anketine katılanlar değer kaybının sürmesini beklediklerini belirtti. Reuters'ın 28 kurumun katılımı ile gerçekleştirdiği anketin medyanına göre dolar/TL'nin Nisan sonunda 5.60 seviyesinde olması beklenirken, söz konusu tarihte dolar/TL'ye yönelik en yüksek beklenti 5.87, en düşük beklenti ise 5.20 seviyesinde bulunuyor.

Ankete göre dolar/TL'nin üç ay sonra yani Haziran sonunda 5.6550, altı ay sonra yani Eylül sonunda ise 5.9250 seviyesinde olması bekleniyor. Reuters'ın Mart ayında yaptığı bir önceki anketinde dolar/TL'de altı ay sonrasına yönelik beklentinin medyanı 5.75 seviyesindeydi.

Ankete göre TL'nin bir yıllık süreçte ise dolar karşısında yüzde 11'den fazla değer kaybetmesi ve kurun 6.25 seviyesine kadar yükselmesi bekleniyor.

Başta S-400 kaynaklı ABD-Türkiye gerilimi, yavaşlayan ekonomiyi desteklemek adına atılan genişlemeci adımlar, lokallerin aralıksız devam eden döviz alımları ve enflasyon TL üzerinde baskı yaratıyor. Bu etkilerle TL, dolar karşısında yılbaşında bu yana yüzde 6'ya yakın kayıpta.