Güncel

Emekli Milli Eğitim Müdürü depremi anlattı

Aydın’da 8 yıl İl Millî Eğitim Müdürlüğü yapan Murat Taner, depreme Kahramanmaraş’taki evinde yakalandı. Eşiyle birlikte can havliyle kendini dışarı atan Taner, depremden sonraki tabloyla ilgili, “Hani bir ölüm sessizliği derler. Onu tarif edemezsiniz. Öyle bir duyguyu yaşadık” dedi

Abone Ol

2000 – 2008 yılları arasında Aydın İl Millî Eğitim Müdürü olarak görev yapan emekli eğitimci Murat Taner, merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan depremi, Onikişubat ilçesinde bulunan evlerinde yaşadı. Eşiyle birlikte bir süre otomobilde kalan Taner, depremden bir hafta sonra Aydın’da bulunan aile dostlarının yanına geldi.

O anları ve sonrasını Yeni Kıroba’ya anlatan Taner, “2000 – 2008 yılları arasında Aydın İl Millî Eğitim Müdürlüğü görevinde bulundum. Daha sonra Sivas’a tayin oldum. 2011’de emekli olduktan sonra eşimin memleketi Kahramanmaraş’a yerleştik. Evimiz merkez Onikişubat ilçesinde. Sabaha karşı 4.17’de meydana gelen depremde uykudaydık. Sarsıntıyı hisseder hissetmez kendimizi dışarı attık. Binamız 12 katlı, biz birinci kattayız. Oturduğumuz binada yıkım olmadı ama depremi çok şiddetli şekilde hissettik. Şiddeti tarif edilemez. Yaşarsanız bilirsiniz, yaşamayan bilemez. Çevremizde 4 – 5 binanın yıkıldığını gördük. Elbistan merkezli ikinci depremde de dışarıdaydık, çevremizde bazı binalar yerle bir oldu” ifadelerini kullandı.

“O DUYGUYU TARİF EDEMEZSİNİZ”

Depremin ardından otomobilde kaldıklarını dile getiren Taner, şöyle konuştu: “Allah’tan aracımın deposu doluydu. Yoksa yakıt bulmak da meseleydi. Ara ara çalıştırdık, ısıttık, daha sonra stop ettik. O şekilde idare ettik. Depremin olduğu gece çok soğuktu. Kendimize yer aradık. Boş bir alana park ettik, sabahın olmasını bekledik. Güneş doğdu. Değişen bir şey olmadı. Biz çok şükür sağ salim çıktık ama yakınlarımızdan, dostlarımızdan enkaz altında kalarak vefat edenler oldu. Hani bir ölüm sessizliği derler. Onu tarif edemezsiniz. Öyle bir duyguyu yaşadık. Tabii ki yardımlaşma, kenetlenme vardı. İnanın, ne yediğimizi içtiğimizi bile bilmiyoruz. Doğalgaz, elektrik gitmiş. Eve giremiyorsunuz, girseniz bile birkaç dakika eşya alıp çıkıyorsunuz. Şuursuzluk hali hâkimdi. İrade kalmıyor. Nereye gideceğinizi, ne yapacağınızı bilemiyorsunuz. Herkes bir yere kaçıştı. Bağ evleri olanlar vardı. Onlar oralara gitti. Kalanlar da sokak aralarında kümelenip beklemeye başladı. Depremden sonra değil, deprem gelmeden tedbir almak gerekiyor.”

Depremin ilk 2 günü gerek arama kurtarmada gerekse de yardımların ulaştırılmasında organizasyon eksikliği olduğunu aktaran Taner, 2 günün ardından çalışmaların yoğunlaştığını söyledi.

MARMARA DEPREMİ’Nİ DE ADAPAZARI’NDA YAŞADI

17 Ağustos 1999’da merkez üssü Gölcük olan Marmara Depremi’nde de Sakarya İl Millî Eğitim Müdürü olarak görev yaptığını ifade eden Taner, “Sakarya Adapazarı’nda lojmanda oturuyorduk. Çok şükür, orada da yıkım olmadı. Fakat aynı depremi yaşadık. Aynı deprem fakat Adapazarı’nda alan dardı. Kahramanmaraş depremi çok geniş bir alanda meydana geldi. Büyük bir tahribata yol açtı. Aslında Sakarya’yla Kahramanmaraş birbirine benziyor. İkisi de ovada yapılaşan şehirler. Sakarya Milli Eğitim Müdürüyken depremden bir hafta sonra il müdürlüğünü tek başıma açmıştım. Bir genç çocuk vardı, memur. Onu gördüm, çağırdım. Bir ben varım bir o var. Defteri sıfırdan açtım, gelen evrak giden evrak diye başladım. ‘Yengem enkaz altında kaldı, defnedip gelelim’ dedi. Deprem bölgelerinde ruh hali bu. Yıllar sonra Kahramanmaraş’ta da benzerini yaşadık” diyerek sözlerini tamamladı.