İLK ÇAĞLARDA KÜRESEL KURAKLIK

Abone Ol

Dünyanın gazdan katı kütleye geçiş dönemini takip eden milyarlarca yıl sonra su, azot, oksijen, hidrojen ve karbonun yerküre katmanlarına ve atmosfere hâkim olmasından milyarlarca yıl sonra bitki, hayvan ve insanlığın ortaya çıkıp geliştikleri dönemlerde doğa ve insan yaşantısını tayin eden unsurların başında iklim gelmiştir.

İklim, Yerkürenin yaklaşık 4.5 milyar yıllık tarihi boyunca günümüze kadar tüm zaman ölçeklerinde doğal bir değişim eğilimi göstermiştir. Sanayi devrimi ile beraber, 19. yüzyılın ortalarından, doğal değişime ek olarak, ilk kez insan kaynaklı etmenlerin de iklimi etkilediği yeni bir döneme girilmiştir.

M.Ö 60 000’de başlayan ve “Buzul Çağları ”M.Ö. 6500’lerde sıcak ve nemli döneme girilmiş, buzullar erimiş, denizler tahminen 2,5 m. Yükselmiştir.

Bu dünya tarihinin en uzun ve ilk küresel ısınmasıdır. Bu dönem insanların ilk döneminden göl kıyılarına yerleştikleri neolitik dönemdir.
Bu uzun ilk dönemleri üç çağ altında sınıflamak mümkündür.
Paleolitik Çağ (MÖ 60 000 - 10 000): Eski taş çağı, Yontma Taş Devri olarak da tanımlanan dönemdir. Buzul çağlardır. Mağaralarda yaşamaktadırlar.
Mezolitik Çağ (MÖ 10 000-8 000): Pleistosen buzulları yavaş yavaş çekilmektedir. Çünkü dünya ikliminde bir ısınma görülmektedir ve orta enlemler insanların yaşamasına daha elverişli bir iklime sahip olmaktadır. İnsanların yaşadığı barınaklar, iklimdeki iyileşmeye, ısınmaya koşut olarak artık derin mağaralar değil, kaya oyukları ve sığınaklardır.

İlkçağ Uygarlıkları (M.Ö. 10.000-M.S. 476: Arkeolojik ve antropolojik belgelere göre buzulların her çekilişinde Avrasya anakarasındaki ilkel insanlar sayıca arttılar ve kültürleri ilerledi. Günümüzden 10 bin yıl kadar öncesine aittir. Bugünden 5-7 bin (M.Ö.3000-5000) yıl önce hissedilir derecede sıcak ve oldukça nemli bir dönem bulunduğu bu dönemde Dünya buzullarının önemli ölçüde eridiği, deniz seviyesinin ortalama 2,5 metre yükseldiğini gösteren yaygın kanıtlar bulunmaktadır.

İklim, Yerkürenin yaklaşık 4.5 milyar yıllık tarihi boyunca günümüze kadar tüm zaman ölçeklerinde doğal bir değişim eğilimi göstermiştir.

Kıta Yunanistan ve Türkiye’nin batı sahillerinin belirli kısımlarında belirgin değişiklikler yaşanmadığını ortaya koymuştur. Mezopotamya’da kuraklığa dair emareler mevcuttur. Kaniewski’nin çalışmasında aktardığı üzere M.Ö 1450-1140 yılları arasında nemli hava şartları görülmektedir ve bu durumun sürekliliği söz konusudur.

Anadolu da bir kuraklıklar coğrafyasıdır. M.Ö. 13. yüzyılın sonlarına tarihlenen ardıç ağacı kütüğü üzerinde bir inceleme yapılmış, sonuç olarak M.Ö. 1159 yılını takip eden 20 yıllık süre içerisinde Anadolu’nun kuraklık yaşamış olabileceği ortaya konulmuştur.