İSMET İNÖNÜ'YE DAİR

Abone Ol

Millî Mücadele döneminde Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın en yakın silah arkadaşı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu İsmet İnönü'nün vefatının üzerinden 47 yıl geçti.

İnönü'nün askeri ve politik yaşamındaki uygulamaları her daim gündem oldu. Kimi çevreler lehinde kimi çevrelerse aleyhinde konuştu, konuşmaya devam ediyor. Zaman zaman eleştiri sınırlarını aşan, çok ağır sözler söylendiğine de tanık olduk İsmet Paşa hakkında.

Bana, 'İnönü hakkında neler biliyorsun, neler söylersin?' diye bir soru yöneltilse, İkinci İnönü Zaferi'nden sonra Mustafa Kemal Paşa'dan “Siz orada yalnızca düşman ordularını değil, milletin makûs talihini yendiniz” yazılı telgraf alan başarılı bir komutan görünümü çıkar karşımıza.

***

Mudanya Mütarekesi'nde, Türkiye Cumhuriyeti'nin tapu senedi olarak nitelendirebilecek Lozan Barış Antlaşması'nda İnönü'nün 'diplomat' yönünü görürüz.

İkinci Dünya Savaşı'nın patlak verdiği yıllarda Türkiye'yi savaşın dışında tutma becerisi gösteren yine İnönü'nün ta kendisidir. Ekmeğin karneyle verildiği dönemde, 'Bizi ekmeksiz bıraktın' diyenlere, 'Sizi ekmeksiz bıraktım ancak babasız bırakmadım' diyerek tarihe geçecek bu sözü sarf etmiştir.

İsmet İnönü'yü 1946'daki 'açık oy – gizli tasnif' usulüyle yapılan seçimler üzerinden eleştirirler. Doğrudur, o seçimlerde iktidarı yitirme telaşına kapılan CHP, 'açık oy – gizli tasnif' usulüyle seçim yapmış ve iktidarını korumayı başarmıştır. Ancak 14 Mayıs 1950'de gerçekleşen seçimler öncesinde, seçimlerin 'hâkim gözetiminde' yapılmasını yasalaştıran ve bu yasayla seçime giden de bizatihi İnönü yönetimidir.

Çoğunluk sisteminin uygulandığı 14 Mayıs 1950 seçimlerinde 27 yıldır tek parti olarak ülkeyi yöneten CHP, Demokrat Parti (DP) karşısında ağır bir yenilgiye uğramış, muhalefet konumuna düşmüştür.

***

İnönü, DP karşısında hezimete uğramasını “Bu yenilgi benim en büyük zaferimdir” sözüyle karşılamıştır. Bu sözü bile, İnönü'nün halkın iradesine olan saygısını tescillemeye yeter.

1950 – 1960 yılları arasında, DP iktidarının işbaşında olduğu dönemde İnönü, 'DP'li fanatiklerin' ciddi saldırılarına uğramıştır. O yıllarda trenle yurt gezilerini gerçekleştiren İnönü'ye çeşitli saldırılar düzenlenmiştir. Öyle ki, İnönü, Uşak'ta başına atılan taşla yaralanmıştır. Yine 4 Mayıs 1959'da İstanbul Topkapı'da tertip edilen linç girişimi de tarihin üzücü olaylarından biri olarak kayıtlara geçmiştir.

İsmet Paşa, 27 Mayıs 1960'taki askeri darbeden sonra Başbakan Adnan Menderes ve arkadaşlarının idamını engellemek için çokça çaba harcamıştır. Bunun en büyük ispatı, merhum Menderes'in oğlu Aydın Menderes'in vefatından önce Posta gazetesine verdiği mülakattır. Aydın Menderes, mülakatında, İsmet Paşa'nın idamların engellenmesi için harcadığı çabayı anlatarak, İnönü'nün hakkını teslim etmiştir.

***

Derseniz ki, 'İnönü'nün hiç olumsuz icraatı yok mu?' Elbette her siyasi kişilik gibi İnönü'nün de eleştirilecek uygulamaları olmuştur. Yoksul köy çocuklarına umut olan, özgün eğitim kurumları Köy Enstitülerinin 1946'dan itibaren politik kaygılarla kapatılmaya başlanması, dönemin muhalif yazar, çizer ve aydınlarına yapılan baskı-lar – dileyenler Zekeriya ve Sabiha Sertel ile Attila İlhan'ın anılarına bakabilir – 1940'larda özellikle kırsal kesimde jandarma ve tahsilat memurlarından baskı görülmesi gibi olaylar ilk akla gelenler arasındadır. Sözün özü İsmet İnönü, sevabıyla hatasıyla uzunca bir yaşam sürmüş, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasında ve cumhuriyetin ilk yıllarındaki politikanın şekillenme-sinde önemli rol oynayarak tarihe geçmiştir. Özgürlüğümüzü ve bağımsızlığımızı borçlu olduğumuz millî kahramanların başında gelmektedir. Ruhu şad olsun.

Meraklısı için not: İnönü'nün yaşamı ve kişi-liği hakkında ayrıntılı bilgi sahibi olmak isteyenlere Prof. Metin Heper'in Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'ndan çıkan 'İsmet İnönü' adlı eseri öneririm.