Marka Yönetimi ile Siyaset İlişkisi (1)

Abone Ol

Markalar da Siyaset de Logo-Amblem Kullanmaktadır: Teknik açıdan Mercedes’in yıldızı ile MHP’nin üç hilali arasın da bir fark yoktur. Her ikisi de logodur. Her ikisi de üzerine özel anlamlar yüklenmiş şekillerdir. Logo siyasi unsuru veya markayı kendisini rakibinden ayırt eden en temel unsurdur. 2- Markalar da Siyaset de Slogan Kullanmaktadır: Slogan, “Kimlik, topluluk, örgüt, kurum veya kuruluşun amaç ve araçlarını özlü bir biçimde tanımlayan deyiş veya söz” veya “bir düşünceyi kolay hatırlanıp tekrarlanabilir bir biçimde ifade eden kısa, çarpıcı söz, motto” şeklinde tanımlanmaktadır. Marka yönetiminde ve siyasette sloganların etkili olması için vurucu, basit ve hayatta karşılığı olması gerekmektedir. Bu nedenle markalar, kısa aralıklarla sloganlarını revize eder. Aynı şeyi siyaset de yapar. 1980’den önce Türkiye’de en önemli sorunlardan bir tanesi su ve toprak sorunuydu. Bu nedenle CHP Lideri Bülent Ecevit’in “Toprak işleyenin su kullananın” sloganı o yıllarda oldukça etkili olmuştur. Yine aynı yıllarda ciddi gelir dağılımı adaletsizliği mevcuttu. Taşrada bebek ölümleri fazla iken ve bu bölgelerdeki insanlar sağlık hizmetlerine ulaşmak oldukça lüks iken küçük bir azınlık gerçek ten lüks içinde yaşamaktaydı. Yine bu sebeple Ecevit’in “Ne ezen ne ezilen, insanca hakça düzen” sloganı kitleleri heyecanlandırmıştır. Ünlü Marka Sloganları: “Arçelik Demek Yenilik Demek” “Arçelik’le sevgiye zaman kalır” “Hayat İçin Teknoloji” Arçelik, “Impossible is Nothing” Adidas “Güveninizin Eseri” Akbank, “Gelecek de Birgün gelecek” Anadolu Hayat, “Önem Taşır” Aras Kargo, “En değerli giysiniz cildiniz” Arko Krem, “Toptan fiyatına perakende satış” BIM, “Çişimi yapıyom, çişimi yapıyom, popom kuru kalıyor” Can Bebe, “İlk bilen siz olun” CNN Türk, “Basında Güven” Milliyet, “Just do it” Nike, “Kontrolsüz güç, güç değildir.” Prelli. Ünlü Siyasi Sloganlar: “Vakit Türkiye Vakti” “Durmak Yok Yola Devam” – Ak Parti (AKP), “Yeter Söz Milletindir” Demokrat Parti, “Toprak İşleyenin; Su Kullananın” “Ne ezen ne ezilen, insanca hakça düzen” “Artık Tamam, Millet İçin Geliyoruz.” CHP. 3- Marka Yönetiminde de Siyasette de Temsil Propagandası Sıklıkla Kullanılır: Pek çok siyasi özellikle seçim dönemlerinde halktan birisi olduğunu göstermeye çabalar. Bu amaca matuf çabaların genel adı temsil propagandası olmaktadır. Siyasiler pazar yerlerinde pazarcı esnafla buluşur. Yaşlılara hürmet ederken fotoğraf çektirerek paylaşımda bulunur. Yoksulla beraber bir bardak çay içer veya aynı sofraya oturur. Bunun gibi onlarca faaliyet yapar. 1980’den önce Süleyman Demirel için Çoban Sülo; Bülent Ecevit için Karaoğlan kullanılan lakaplar temsil propagandası olmaktadır. Pek çok küresel markanın faaliyet gösterdiği her ülkeye dair ayrı bir reklam ve pazarlama stratejisi uyguladığı görülmektedir. Yaptıkları da daha çok temsil propagandasını andırmaktadır. Ramazanda Coca Cola, Türkiye’deki reklamlarında din ve kültürel temaları ön plana çıkarır. İnsanlar kendi inançlarından ve kültürel değerlerinden bu reklamlarda izler bulmaktadır. Milli veya yerli olmadan evrensel-global olunmaz şeklinde bir klişe mevcuttur. Bu klişenin sınırları ve gerçekliği tartışma konusu yapılabilir. Ancak Globalliğin yolu yerli unsurları kullanmaktan geçtiğini açık bir dille ifade edebiliriz. Global şirketler ve markalar, çoğunlukla insanların yaşadıkları ülke ve coğrafyadaki kültürel değerlere bürünmüş olarak onların karşılarına

çıkar. Sonuç itibariyle marka yönetiminde tüketici beklentilerini dikkate alma temsil propagandasına benzemektedir. Global markaların pazarlama stratejisinde yerel unsurlara vurgu yapması gibi siyasette belli bir bölge halkının derdiyle dertlenmeyenin, onların diliyle konuşmayanın başarı şansını yakalaması zor gibi durmaktadır.

4- Marka Yönetiminde ve Siyasette Reklam, Propaganda ve Tanıtım Faaliyetleri İnsanların Temel Güdüleri Esas Alınarak Yapılır: İhtiyaçlar hiyerarşisinde susuzluk, açlık gibi fizyolojik ihtiyaçlar en alt birimde yer alır. Pek çok insan bu aşamayı geçememiştir. İnsanların pek çoğunun temel güdüleriyle hareket ettiği varsayılmaktadır. Kendini gerçekleştirme, ait olma gibi pek çok unsuru çok az sayıda insan yerine getirmiştir. Bu nedenle reklamlar bu geniş kitleye dönük yapılır. Cinsellik, susuzluk, açlık gibi ihtiyaçların giderilmesine dönük pek çok reklam doğrudan mesaj gönderir. Markalar da bunu yapmaktadır. Coca Cola’nın kapağını açılış sesi, köpüklenmenin çıkardığı ses, lıkır lıkır içme modu ve sonundaki koca bir oh sesinin ardında yatan gerçek budur. Yaz günlerinde buz dolu bardakla kolanın buluşması bundan dolayı yapılır.