Geçen yıllara oranla 2025 yılının Nisan ayı bereketli başladı. Yağmurlar usul usul, sakin sakin devam ederken, Nisan ayını karşıladık. Verimli geçen bir kışın ardından Nisan yağmurları da üstüne tuz biber oldu.
Büyüklerimiz boşuna dememiş, “Nisan yağmuru altın değerindedir” diye. Gerçekten de öyle. Bahçelere, tarlalara hayat veriyor. Toprağın derinlerine işleyip gizli gizli köklerini besliyor. Sadece çiftçilerin değil, sokaktaki kuşların, yoldan geçen kedinin, köpeğin, uzak bir dağın yamacındaki minik bir çiçeğin bile duası gibi yağıyor bu yağmurlar.
Hepimizin ruhuna dokunuyor. Hayatlarımızdaki koşuşturmaca, kaygı, endişe ve onca üzüntüye rağmen...
Doğaya da bir o kadar faydalıdır bu ilkbahar yağmurları. Toprağı besler, bitkiler, ağaçlar ve tohumlar beslenir. Havadaki kaliteyi artırır. Polen, asılı kalan tozlar, doğayı kirleten her şeyi yağmur siler süpürür. Alerjenleri toprağa karıştırır.
Nisan yağmurlarının en güzel noktası da şifa olarak bilinmesi. Tabii bugün artık herkes yağmur suyunu doğrudan içmiyor, çünkü şehirlerin kirli havası ve çevre kirliliği bu geleneği biraz değiştirdi. Ama yine de, yağmurun ruhumuza iyi geldiğini, insanı durup düşündürdüğünü, bir huzur kattığını söylemek mümkün. Geleneksel olarak yapılan yöntemlerin en başında geleni ise belirli kaplar koyarak bu suyu şifa niyetine içmektir. Vücuda kuvvet veren bu sular, yorgunluğu alır, vücudu temizler ve kışın ağır havasından çıkıp tazelenme kaynağı olarak görülür.
Bol şifa için çokça yağmur suyu biriktirip tüketelim.
Sağlıkla kalın...