ORMANLAR SUSAR, VİCDANLAR YANAR

Abone Ol

Neredeyse Haziran ayının başlarından bu yana Aydın’ın yüreği yanıyor.

Geçtiğimiz hafta Savrandere, Böcek ve Bademli mahalleleri civarlarında başlayan yangın, sadece ağaçları değil içimizi de yaktı geçti. Saniyeler içinde yükselen alevler, zeytinlikleri yuttu, evlere kadar dayandı. Yaşlı kesimin gözyaşlarıyla beraber tahliye görüntüleri de yayınlanmıştı. UMKE ekiplerinin zamanında yetişmesi de birçok canı kurtardı.

Peki ya kurtulamayanlar? Sessizce kül olan kuşlar, karıncalar, yavrular, kaplumbağalar? Onları kim kurtaracak?

Yangının çıkış nedeninde ise klasik bir ihmal şüphesi var, trafo kaynaklı patlama. Maalesef herkes biliyor ki yangınların çoğunda ‘insan’ imzası var. Özellikle bu mevsimde bilinçli olarak yapılıyor gibi.

Orman yangınlarının en büyük nedenlerinden biri sigara izmaritleri. Düşüncesizce dışarıya, otlak bir yere atılan izmaritler. Ardında binlerce dönüm kül bırakıyor. “Ne olacak canım, küçücük bir şey” diyerek yaktığınız sigara, bir köyü, bir ormanı, bir canı yok edebiliyor.

Bir de piknik sonrası bırakılan cam şişeler var. Güneş ışığının büyüteç gibi yansıtarak kuru otları tutuşturan bu cam parçaları, farkında bile olmadan koca bir yangının fitilini ateşliyor.

Yılın en sıcak dönemlerine girdik. Hele ki Aydın gibi 40 derecen aşağı düşmeyen bir ilde, bu kadar düşüncesiz ve zor olmamalı. Minik bir ateşin binlerce dönümü mahvedeceğinden bu kadar bir haber olamazsınız gerçekten…

Kemer Mahallesi üstünden Danışment tarafına giden yollarda her gün 50’yi geçkin insanın mangal yaktığını görmek, insanların bilinçsiz olduğunu kanıtlıyor. Kuruyan otlar, şiddetli rüzgar ve düşük nem birleşince ormanlarımız birer barut fıçısına dönüyor. Yangın ufak bir yerden başlasa bile rüzgarın hızıyla kilometrelerce büyüyebiliyor. Bu yüzden ormanlara giriş yasakları başladı.

Evet, belki doğada vakit geçirmek istiyoruz, belki hafta sonu çocukları alıp yeşile gitmek istiyoruz ama bir süreliğine doğaya dokunmadan korumak zorundayız. Çünkü artık ‘ormanları koruyalım’ cümlesi yetmiyor. Artık hepimiz ‘ormansız bir gelecek yaşamayalım’ düşüncesindeyiz.

Her yaz aynı manzara, her gün onlarca itfaiye sesi. Korkuyla tahliye edilen mahalleler, ‘evimiz yok oldu, emeklerimiz gitti, hayvanlarımız telef oldu’ diye haykıran insanlar…

Bazıları dikkatsizliğe devam ederken bazıları sosyal medyada geçmiş olsun diyerek durumu geçiştiriyor. Oysa hepimizin ortak meselesidir; sigara izmaritini doğaya atmamak, araçtan çöp fırlatmamak, piknik yapıyorsan ateş yakmamak, yaktıysan da tamamen söndürmeden gitmemek.

Orman yasağı varsa ona uymalısın, duman veya alev görürsen 112’yi aramaktan çekinme. 5 dakika erken davranman belki de birçok canı hayata bağlamanla eşdeğer olacaktır.

Ormanlar sadece ağaçtan ibaret değil, bir ekosistemdir. Suyun, havanın ve geleceğimizin kaynağıdır. Yanan her ağaç bizim nefesimizden bir parça. Çocuklarımıza bırakacağımız en güzel miras dikkatli olmak. Onlara yanmış ormanlar değil, gölgesinde huzurla oyun oynayabilecekleri yeşil alanlar bırakmak.

Unutma, bazen tek bir kıvılcım, binlerce hayatı küle çevirebilir…