RUHUNU TATİLE ÇIKAR…

Abone Ol

Aydın, her yerinde ayrı bir güzelliğe sahip olan memleketim. Her seferinde uğranacak değil, sindire sindire gezilecek, özene bezene yaşanacak bir şehir. Tek negatif yönü aşırı sıcak olması. Onun dışında Aydınlı olmaktan büyük mutluluk duyuyorum.

Geçtiğimiz hafta şöyle günübirlik kaçamak yapalım dedik. Tabi ki her yerin güzelliği ayrı. Niyetimiz belliydi, gözümüzü yoran kalabalıktan ve stresten uzağa gitmek.

EFES SELÇUK

Biraz doğa, biraz tarih, birazda deniz tabi ki. Efes Selçuk’ta durakladık. Oradaki tarihi yapıtlar o kadar ilgimi çekti ki. Bir de üstündeki leyleklerin birbirine sarılırcasına duruşu muazzamdı. Sonra devam ettiğimizde yol bizi arabaların da sahile kadar indiği, arabaların üstlerinden çadır yapıp denize sıfır denecek kadar yakın mesafede oturan insanlara denk getirdi.

Tamamen kum olan denizde deniz kabuğu bile bulamadık. Arabamızı denize 10 adım uzaklığa yaklaştırıp gölgelik yapıp oturduk. Önce kahvaltı sonra deniz faslı. Gelen çoğu araba sahil kumundan olsa gerek kuma battılar. Herkes denize girmekten çok insanlara yardım ederken akşam etti. Tabi bir de traktörüyle batan arabaları çeken kişiler vardı. Ücret karşılığında arabanızı kumdan çıkarıyor. Akşamüzerine doğru inanılmaz bir kum fırtınası çıktı. Durmak mümkün değil, toparlanıp yola koyulduk. Asıl amacımız günbatımına kalmaktı ama şartlar elvermedi diyelim.

Yola çıktığımızdaki en büyük sorumuz acaba trafik olacak mıydı. Tabi ki saat 18:00 civarı yola çıktığımız için sadece denizle Selçuk arası 45 dakika sürdü. Gelirken 1 saatte geldiğimiz yol dönüşte 1 buçuk saatten fazla sürdü. Doğal olarak hem Pazar günü olması hem de insanların çoğu ‘eve erken gidelim dinlenelim, yarın işe gideceğiz’ diye düşünüyordu.

Her zaman tatil, her zaman da iş olmuyor. Her şey insan hayatında dengeli olmalı, çok çalışmak veya sürekli tatil yapmak bizim doğamızda yok. Gerçek anlamda buna inanıyorum.

Çalışmadığımız zamanlarda ne kadar da çok işe gitmek istiyoruz. Sürekli arka arkaya çalışınca veya yoğun olunca ‘bir dinlensek artık’ diyebiliyoruz. Her şey dengeli olduğu zaman, iş anında iş, tatil zamanlarında 1 günlüğüne bir yerlere gitmek insanın ruhunu dengeliyor.

Tarihi yerler ve gönlümüzü açacak yeşillik dolu yerlere gitmek kafamızı dinlememize yarıyor.

Eğer yolunuz Aydın’a düşerse, Nazilli’nin Arpaz Kalesi’ni, Bozdoğan’ın Alamutvari yamaçlarını ya da Karacasu’nun Afrodisias’ını unutmayın derim. Çünkü Aydın sadece deniz değil; tarih, doğa, yeşil, serinlik, incir, zeytin ve huzur demek.

Biri bana dese ki “Ege’de şöyle sakin ama dopdolu bir rota istiyorum”, hiç düşünmeden Aydın derim. Çünkü burası, acele etmeyenlerin şehri. Tadını çıkaranların, bir manzarayı izlemek için zaman ayıranların, gözünü telefondan ayırıp gökyüzüne bakmayı sevenlerin yeri.

Ve her dönüş yolunda olduğu gibi, bu sefer de içimden aynı cümle geçti, “Bir gün yetmedi, ama iyi ki geldik…”