TARIMDA İLKE DİSİPLİNİ

Abone Ol

İlke, yüksek değerler, temel düşünce, temel inançlar doğrultusunda hareket etme alışkanlık ve davranış biçimleridir.

İlkeli olmanın en önemli özelliği günü birlik gelişmelerden etkilenmeme, esen rüzgara göre yönünü belirlememektir.

Tüm disiplinlerde olduğu gibi tarım yönetimi de ilkeler bütününü gerektirir.

Mevcut tarım yasası olan 25 Nisan 2006 tarih ve 5488 sayılı Tarım Kanunu’nun 4. Maddesi’nde, Türkiye’de tarım politikalarının amaçları şu şekilde sıralanabilmektedir:

Tarım politikalarının ilkeleri ise şu şekilde sıralanabilmektedir:

• “Tarımsal üretim ve kalkınmada bütüncül yaklaşım.”

• “Uluslararası taahhütlere uyum.”

• “Piyasa mekanizmalarını bozmayacak destekleme araçlarının kullanımı.”

• “Örgütlülük ve kurumsallaşma.”

• “Özel sektörün rolünün artırılması.”

• “Sürdürülebilirlik, insan sağlığı ve çevreye duyarlılık.”

• “Yerinden yönetim.”

• “Katılımcılık.”

• “Şeffaflık ve bilgilendirmek.” Tarım politikalarının amaçlarını, ilkeleri çerçevesinde şekillendirdikten sonra, hangi önceliklere sahip olduğunu da açıklamak gerekmektedir.

Peki geçtiğimiz 17 çeyrek yüzyıl, Tarım Yasasının yürürlüğe girmesinden sonra bu ilkeler uyuldu mu?

Maalesef büyük oranda hayır.

Tarımsal üretim günübirlik ele alındı,tarımsal kalkınmanın ülke kalkınması olduğu göz ardı edildi.Kısaca tarım ihmal edildi.

Tarımı destekleme araçları seçime yönelik ve bütçenin lüzümsuz kırıntılarının kullanılması olarak karşımıza çıktı.

Tarımsal örgütlülük yaygınlaştırılıp güçlendirilmediği gibi bazı Tarım Bakanlarının tarım örgütlerine “kumpas” düzenlediğine şahit olduk.

İnsan sağlığı ve çevre duyarlılığı enerji,maden,şehirleşme ve turizm başta olmak üzere diğer sektörlere kurban edildi.

Tarım ne yerinden yönetildi, ne üretici örgütlerinin ne de üreticinin kararlara katılımı sağlandı.