ZEYTİNİN MEYDAN SAVAŞLARI TARİHİNDEN

Abone Ol

Zeytinin Yok etme savaşında TBMM’ye getirilen bu son teklif ne ilk ne de sondur.

“Son yıllarda zeytine karşı bir savaş açılmış durumda. Savaşın bir cephesinde zeytin ağaçları ve zeytin üreticisi Türk çiftçisi –ki elinde küreği ve çapasından başka silahı yok-diğer cephede ülkenin maden/enerji açığını bahane ederek zeytini yok etmeyi, yerine maden ocakları ve enerji üretim santralleri kurmayı hedefleyen kasalarından paralar taşan, Ankara’da her kapının kendilerine randevusuz açılan maden ve enerji lobisi ve holdingleri.”

Zeytine ve yeşilliğe bu kesimin saldırısı ne ilk ne de son…Zeytinin yakın dönemde kendini savunma tarihine bakalım:

“Önce Kaz dağlarında madencilerin saldırılarına uğradı zeytinlikler. Sonra Bergama’da altın avcılarının. Bergama'ya 10 kın uzaklıkta Ovacık, Çamköy ve Narlıca köylerinin ortasındaki 100 hektarlık alanda altın arama faaliyetleri sürerken 1996 yılında maden sahasında 2 bin 500 kadar çamı (tomruk bedeli 3 milyon dolar) ve 800 kadar zeytin ağacı madencilik faaliyetini yürütecek şirket tarafından kesilmiştir. Sadece Çan, Bayramiç ve Çanakkale'de 13 bin 252 hektar alan için arama ruhsatı alındı, 600'ün üzerinde sondaj yapıldı. Sondaj sırasında binlerce ağaç kesildi.

Yırca, birkaç ay önce madencilerin bile bile ölüme gönderildiği Soma’nın bir köyü. Zeytinlik ve üzüm bağlarıyla dolu bu köyde iki enerji santralı inşa edilmiş.”

TEMA Vakfı dava açtı. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu iptal kararı verdi. Fakat enerji ve maden lobisi için dur durak yoktu. Kendi çıkarları için zeytin tarımını yok etmeye karar vermişlerdi. Yönetmeliklerle yapamadıklarını kanun yoluyla aşmak istiyorlardı. Meclis gündeminde yargıya takılan yönetmeliklerle hemen hemen aynı kanun tasarısı vardı. Zeytini koruyan Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) Yönetmeliği ise 2002’den beri 8’i tamamen, 7’si kısmen olmak üzere 15 defa değiştirildi. Değişiklikler iptal edildikçe yenisi çıkarılmaya çalışılıyordu.

Komisyon toplantısında konuşma yapan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İlker Sert, sanki tek değer enerji ve maden imiş gibi, yasanın Mersin Akkuyu’daki nükleer enerji santrali için gerekli olduğunu belirttikten sonra, nükleer santral için tek tehlike bu yasayı ve zeytinlikleri göstermekteydi:

"Bu sahanın 3 kilometre çevresinde farklı noktalarda birisi yaklaşık 23 hektarlık, birisi 2.7 hektarlık olmak üzere, biri de 10 hektarlık alana dağılmış vaziyette zeytinlikler olarak özel şahıslara ait zeytinlikler var ve bizim 2016’da planımız burası için inşaat ruhsatının alınması. Eğer bu kanun bu şekilde kalırsa inşaat ruhsatının alınması ciddi anlamda tehlikeye girecek, yani o zeytinliklerden dolayı 20 milyar dolarlık bir nükleer enerji santralinin inşaat ruhsatının alınamaması gibi ciddi bir riskle karşılaşacağız.” Ayrıca Soma’da açılmak istenen termik santrali de örnek göstererek ÇED raporu olumlu kararı alınmış olan bu santralin de Zeytincilik Kanunu’ndaki hüküm nedeniyle yapamadıklarını söyledi.

2012’de, Zeytinciliğin Islahı ve Yabani Zeytinliklerin Aşılanması Kanunu Yönetmeliği’ndeZeytinlik saha" tanımlaması ile 25 dekardan küçük sahalar artık zeytinlik saha sayılmayac ak. Türkiye'deki zeytin bahçelerinin ortalama büyüklüğü 10 dekar olduğu için zeytinlik sahaların yarıdan fazlasının kanunun koruyuculuğunun dışına çıkarılacağı belirtiliyordu. Hedef savunmasız küçük üretici idi.

2014 yılında TBMM enerji komisyonuna sunulan yeni bir yasa taslağının Türk zeytini ve zeytinciliğini koruyan yegâne yasa olan3573 sayılı “Zeytinciliğin Islahı ve Aşılattırılması” yasasını ortadan kaldırmak için girişimde bulunduğundan, yasanını değişmesi ile nelerin değişeceğinden bahsetmiştik.

Bu ilk teşebbüs değildi. 2012’de, Zeytinciliğin Islahı ve Yabani Zeytinliklerin Aşılanması Kanunu Yönetmeliği’nde 25 dekardan küçük olanların zeytinlik sayılmamasının yolu açılmak istendi.