Aydın’ın Söke ilçesinde yer alan Doğanbey Köyü, Ege’nin en özgün ve bozulmamış köylerinden biri olarak dikkat çekiyor. Dilek Yarımadası Milli Parkı sınırları içinde yer alan bu köy, taş evleriyle, doğasıyla ve sessizliğiyle ziyaretçilerine adeta başka bir zaman diliminde yaşıyormuş hissi veriyor. Günümüz dünyasının hızına kapılmış kentliler için Doğanbey, hem tarih hem huzur arayışına yanıt veren bir durak haline gelmiş durumda.
DOMATİA’DAN GÜNÜMÜZE UZANAN TARİH
Ege’nin en özel noktalarından biri olan Doğanbey Köyü, Aydın’ın Söke ilçesine bağlı ve Dilek Yarımadası Milli Parkı sınırları içinde yer alıyor. Ancak burayı farklı kılan sadece doğası değil, köklü geçmişiyle harmanlanan kültürel mirası. Köy, aslında iki yerleşimden oluşuyor: Eski Doğanbey ve Yeni Doğanbey.
Tarihi bölge olan Eski Doğanbey, geçmişte Samos ve çevresindeki adalardan gelen Rumlar tarafından kurulmuş ve “Domatia” adıyla anılıyordu. 1923’teki nüfus mübadelesiyle Rumlar köyü terk edince, yerlerine Balkanlardan gelen Türkler yerleşti. Ancak dağlık yapı ve tarıma elverişsiz zemin nedeniyle Türkler, 1 kilometre uzağa Yeni Doğanbey’i kurarak buraya taşındı. Bu göç, Eski Doğanbey’in dokusunun bozulmadan kalmasını sağladı ve köy bugün Ege’nin en özgün mimarisine sahip yerleşimlerinden biri olarak öne çıkıyor.
TAŞ EVLERİN GÖLGESİNDE ZAMANDA YOLCULUK
1980’lerin sonlarından itibaren yeniden keşfedilen Doğanbey, ilk olarak İzmir, İstanbul ve Ankara’dan gelen doğa tutkunlarının ilgisini çekti. Ardından Avrupa’dan gelen mimari meraklıları, köydeki taş evleri restore ederek hem bölgenin ekonomisine katkı sağladı hem de kültürel mirası koruma altına aldı. Bugün köyde gezerken kimi evlerin hala restorasyon beklediğini, kimilerinde ise hayatın kaldığı yerden devam ettiğini görmek mümkün.
Dar sokaklarda dolaşırken Rum mimarisinin izleriyle Osmanlı esintilerini aynı anda hissedebiliyorsunuz. Her biri ayrı bir hikâye anlatan taş evler, cumbalar, işlemeli kapılar ve tokmaklar ziyaretçilerin ilgisini çekiyor. Köyün en ünlü yapısı ise “Papazın Evi” olarak biliniyor. Ayrıca bölgeye özgü mor fincan çiçeği sadece burada yetişiyor. Bu özellikleriyle Doğanbey, adeta bir açık hava müzesini andırıyor.
SANATIN VE SESSİZLİĞİN BULUŞTUĞU YER
Doğanbey yalnızca tarihiyle değil, sanatla iç içe yaşayan sakinleriyle de dikkat çekiyor. Köyde yıllardır yaşayan birçok şair, yazar ve ressam, buradaki dingin atmosferden ilham alıyor. Ziyaretiniz sırasında bir sanatçının taş evinde resim yaparken ya da bahçesinde kitap yazarken karşınıza çıkması hiç de şaşırtıcı değil.
Köydeki eski hastane binası ise restore edilerek ziyaretçi merkezi ve müze haline getirilmiş. Burada Doğanbey’in tarihini anlatan fotoğraflar ve objeler sergileniyor. Ayrıca köyde bir Osmanlı Kıyafetleri Müzesi de bulunuyor. Sessizliğiyle öne çıkan bu köyde duyabileceğiniz en yüksek ses kuş sesleri olurken, yaz akşamlarında serin esintisiyle bölgedeki diğer yerleşimlerden ayrılıyor.
DOĞANBEY’E NASIL GİDİLİR?
Doğanbey Köyü, Aydın’ın Söke ilçesine yaklaşık 30 kilometre uzaklıkta. Söke’den yola çıkanlar için Priene Antik Kenti’ni geçtikten sonra Güllübahçe Yolu üzerinden devam etmek yeterli. Yol üzerinde “Doğanbey” tabelasını gördüğünüzde kısa bir sürüş sonrası köye ulaşıyorsunuz. Uçakla gelmek isteyenler için İzmir Adnan Menderes Havalimanı ile Söke arası 88 kilometre. Bu da yaklaşık 1,5 saatlik bir yolculuk anlamına geliyor.
DOĞAYLA İÇ İÇE, ZAMANA MEYDAN OKUYAN BİR KÖY
Doğanbey, Dilek Yarımadası Milli Parkı, delta manzarası, ormanı ve yakınındaki plajlarıyla doğa severlere unutulmaz bir deneyim sunuyor. Köyün arkasını yasladığı Samsun (Mykale) Dağları, manzarayı tamamlayan eşsiz bir doğa dekoru oluşturuyor. Köyün bu kadar özel kalabilmesinin en önemli nedeni, kontrollü gelişim politikası. Bölgede yeni yapılaşma oldukça sınırlı, bu da tarihi dokunun korunmasını sağlıyor. Taş evlerin yüksek fiyatlı olmasının en büyük sebebi de bu.
Doğanbey, hem geçmişin izlerini hem de doğanın huzurunu aynı anda yaşamak isteyenler için ideal bir kaçış noktası. Modern dünyanın stresinden uzaklaşmak, Ege’nin taş evleri arasında sessizliğe sığınmak isteyen herkes için bu köy, keşfedilmeyi fazlasıyla hak ediyor.