Oysa Aydın’ın Karacasu ilçesinde, aynı döneme ait ama çok daha iyi korunmuş bir antik şehir sessizce varlığını sürdürüyor: Afrodisias. Üstelik bu kent yalnızca mimarisiyle değil, içindeki “unutulmuş” dev stadyumuyla da tarih meraklılarına benzersiz bir keşif sunuyor. Peki, Efes kadar bilinmeyen bu şehir neden bu kadar özel? Asıl hazine Afrodisias'ta mı gizli?
Güzellik ve Aşkın Şehri: Afrodisias Neden Bu Kadar Özel?
Afrodisias, adını aşk ve güzellik tanrıçası Afrodit’ten alıyor. Antik çağda bu şehir, yalnızca bir yerleşim değil; aynı zamanda sanatın, özellikle heykeltraşlığın merkeziydi. Şehri bu kadar ayrıcalıklı kılan detay ise hemen yanı başında bulunan mermer ocağı. Afrodisias’ın taş ustaları, bu ocağın yüksek kaliteli beyaz mermerini işleyerek döneminin en dikkat çekici heykellerini ve mimari detaylarını yarattılar.

Bugün şehirde ayakta kalan tiyatrolar, hamamlar, tapınaklar ve sütunlu caddeler; yalnızca dönemin sanatsal seviyesini değil, aynı zamanda mermerin nasıl kusursuz işlendiğini de gözler önüne seriyor. Özellikle Afrodit Tapınağı ve Sebasteion yapısı, rölyeflerin ve figürlerin zarafetiyle hâlâ ziyaretçileri büyülemeyi başarıyor.
Heykeltıraşlık okulunun izleri hâlâ şehirde hissedilirken, kazılarda ortaya çıkarılan eserler de hemen girişteki Afrodisias Müzesi’nde sergileniyor. Antik dönem sanatının zirvesine tanıklık etmek isteyenler için bu müze, başlı başına bir ziyaret gerekçesi sunuyor.
30.000 Kişilik Dev: Dünyanın En İyi Korunmuş Antik Stadyumu
Afrodisias’ı gerçekten özel kılan yapılarından biri ise antik stadyumu. Yaklaşık 30.000 kişilik kapasiteye sahip bu dev yapı, yalnızca Anadolu’nun değil, dünyanın en iyi korunmuş antik stadyumu olarak kabul ediliyor. Gladyatör dövüşlerinden atletizm yarışmalarına kadar pek çok etkinliğe ev sahipliği yapan bu alan, günümüzde hâlâ sağlam oturma basamaklarıyla ziyaretçilerini karşılıyor.

Uzunluğu 270 metreyi bulan bu stadyumda dolaşmak, basamaklarına oturmak ve gözlerinizi kapatıp tarihin içinden geçen sesleri hayal etmek, modern bir müzenin sunduğundan çok daha derin bir etki yaratıyor. Stadyumun iki ucundaki kemerli geçitler, arenanın yapısal bütünlüğünü hâlâ muhafaza ediyor. Bu da Afrodisias’ı sadece bir ören yeri değil, adeta açık hava tarih sahnesi hâline getiriyor.

Ziyaretçiler, müze girişinden başlayan yürüyüş yolunu takip ederek hem antik şehri hem de bu dev stadyumu rahatlıkla keşfedebiliyor. Afrodisias Müzesi’nde sergilenen heykeller ve mimari parçalar, bu stadyumun sosyal ve kültürel önemini daha da görünür kılıyor. Günün erken saatlerinde yapılan ziyaretler ise hem kalabalıktan uzak kalmak hem de ışığın en iyi şekilde yansıdığı fotoğraflar çekmek için ideal.




