Roma döneminde Tralleis Antik Kenti’ne inşa edilen su kemerlerinin bazı bölümlerinin hâlâ aktif kullanımda olduğu iddiası, bölgedeki altyapının kökenine dair soru işaretlerini büyütüyor. Uzun yıllardır köylerde akan suyun, tahmin edilenden çok daha eski bir kaynaktan beslendiği düşüncesi, Aydın’da tarihiyle yaşayan altyapı gerçeğini yeniden gündeme getiriyor.
Roma su mühendisliği bugün hâlâ iş başında mı?
Tralleis Antik Kenti, Aydın’ın Efeler ilçesi sınırlarında konumlanan ve M.Ö. 3. yüzyıla kadar uzanan bir geçmişe sahip arkeolojik alan olarak biliniyor. Kentin en dikkat çeken unsurlarından biri ise, çevre yerleşimlerden kente temiz su taşıyan antik su kemerleri. Bugün büyük bölümü yıkılmış ya da toprak altında kalmış olsa da, bazı güzergâhlarda bu hatların hâlâ izlenebilir olduğu biliniyor. Antik dönemin mühendislik hesaplamalarıyla yapılan bu su yolları, sadece Tralleis değil, çevredeki köy ve mezralara da su iletmişti.
Kemerlerin rotası, bugünkü Aydın şehir merkezine yakın birçok kırsal bölgeden geçiyor. DSİ’nin eski altyapı projelerinde yer alan planlamalarda, bazı su geçiş noktalarının antik taş tünellerle birebir örtüştüğü tespit edilmiş durumda. Özellikle Efeler’in kuzeydoğusunda kalan bazı mahallelerde, içme suyu hattı olarak kullanılan yolların, Roma dönemine ait özgün geçişlerle çakıştığına dair kayıtlar mevcut. Uzmanlar, bu durumun, Tralleis’in su taşıma sistemlerinin kısmen günümüz altyapısıyla iç içe geçmiş olabileceğini gösterdiğini belirtiyor.

Yerel yönetimlerin arşivlerinde yer alan bazı projelerde, mevcut altyapının temelinde “doğal eğime dayalı” eski hatların üzerine inşa edilen sistemlerin varlığına dikkat çekiliyor. Bu da, Roma döneminin su yönetimi anlayışının günümüzde dahi teknik olarak işlerliğini sürdürebildiğini ortaya koyuyor. Tralleis kemerlerinin yüzyıllar sonra hâlâ bazı hatlara kaynaklık edebileceği ihtimali, bölgenin altyapı tarihine dair yeni bir sayfa açılmasına yol açıyor.
Köylüler o suya hâlâ güveniyor
Aydın kırsalında yaşayan pek çok vatandaş, evlerindeki musluk sularının dışında mahalle çeşmelerinden akan doğal kaynak suyunu tercih ediyor. Özellikle eski köy yerleşimlerinde yaşayanlar, bu çeşmelerin suyunun hem tadı hem de doğallığı açısından daha güvenilir olduğunu ifade ediyor. Günde birkaç kez bidon veya testilerle çeşmelere gelen vatandaşlar, bu suyun “atalarından kalma” olduğunu belirtiyor.
Yerel halk arasında yıllardır süregelen bir inanışa göre, bu suların kaynağı, dağların içinden gelen eski taş kanallar. Bu sistemin büyük kısmının gözle görülmediği, ancak köylerdeki çeşmelere hâlâ aynı güzergâhtan su ulaştırdığı dile getiriliyor. Bazı köylüler, çocukluklarından bu yana aynı çeşmeden aynı tatta su içtiklerini, bu suyun hiçbir zaman kesilmediğini ve bozulmadığını aktarıyor. Bu da, söz konusu hattın antik kökenli bir su sistemine bağlı olabileceği yönündeki şüpheleri kuvvetlendiriyor.

Köşk, Efeler, Umurlu ve Dalama çevresindeki bazı mahallelerde bu duruma dair halk gözlemi oldukça yaygın. Özellikle kışın kar sularının erimesiyle artan debi ve yazın dahi kesilmeyen sabit akış, suyun doğrudan doğal kaynaktan geldiğine işaret ediyor. Ancak bu kaynakların izlediği güzergâhın Tralleis kemerleriyle kesişip kesişmediği sorusu, henüz bilimsel açıdan net bir yanıt bulmuş değil.
Bazı teknik raporlarda yer alan jeolojik kesit analizlerine göre, bölgedeki bazı kaynakların alt katmanlarında, Roma dönemine tarihlenebilecek taş duvarlı geçiş hatlarına rastlandığı görülüyor. Bu bulgular, modern köy çeşmelerine ulaşan bazı su kanallarının, orijinalde Tralleis kentinin su ihtiyacını karşılayan hatlara ait olabileceği yönünde değerlendirilmesine neden oluyor.
Aydın’da gündelik yaşamın bir parçası olan çeşmeler, geçmişle kurulan bu bağlantı sayesinde yalnızca su kaynağı olmanın ötesine geçiyor. Roma döneminin mühendislik mirasının bugünkü köy altyapılarında hâlâ etkili olabileceği düşüncesi, yalnızca arkeolojik bir ilgi değil, aynı zamanda yaşayan bir kültürel miras olasılığı olarak dikkat çekiyor.





