Tabiatta her yapay malzeme zaman içinde yapıldığı ilk haline eri döner.

Bu bir doğa kuralı.

Fizik anlamında açıklaması ise , doğal malzemelere , insan eliyle üretim sonucu yüklenen enerji ile başka bir kimyasal maddeye dönüşen her türlü suni ürünler, özüne döner.

Binalarda da kullanılan insan ve fabrika yapımı her malzeme,

Doğada bulunduğu aslına dönmek ve teknik deyimiyle,

En düşük enerji seviyesine geri dönüşmek üzere,

Çaba gösterirler.

Ne demek bu..?

Şu demek,

Tuğla ve kiremit, topraktan pişirilerek yüksek enerji verdiğinizde, zaman içinde oluştuğu ilk doğal ürünlere geri döner.

Beton gene onu oluşturan kalker ve kum ile kimyasalların öğütülüp ısıtılmasıyla elde edildiğinden , ileride kum ve kalkere geri dönmek ister.

Demir oksit ayıklanarak , çok yüksek sıcaklıklarda eritilip çekildiğinde,

İnşaatlarda, çelik ve esnek yapı malzemesi olur.

İşte insan eli değen her malzeme ,sonuçta özüne dönmek ister,demir de paslanır, tekrar oksit olarak geri döner, yani paslanır.

Aslına dönmek için çalışır çabalar.

Ona bu aklı fikri veren yoktur.

Çünkü ulu mimarın düzeni böyle kuruludur.

Ne yaparsanız yapın , sonuçta , 50 - 60 yıl sonra,

Her binanın sıvası dökülür,demiri oksitlenir, betonunda dağılma ve erimeler başlar,

Doğadaki ilk haline dönmeğe çalışır çabalar ana malzemeler.

İnsanlık içinde bu kural böyle mi işler acaba..?

Acaba biz insanlarda , ilk halimize mi dönüyoruz ,

Suriye de dünyanın 7 yıldır izlediği katliam,

Ölü sayısı binlere varan kitlesel olaylar, patlamalar,

Sokaklarda maçlarda apartmanlarda, sosyal hayattan manzaraları,

Geceleri tahrip edilen , soyulan , işyerleri ve kadınlara saldıranlar kapkaççılar,

Özürlünün , Taksim deki elektirkli araçların şarjına yarayan onbeş liralık fişini defalarca çalanlar,sokakta yürüyen yaşlı kadına saldıranlar,

Trafikte ,Aile içinde, cinayetler , bitmez dinmez siyasi husumet ve olaylar ,

Konuşmak , tepkiyi demokratik olarak kullanmak yerine, saldırmak ,parçalamak,

“ne mutlu Türküm “ sözünden rahatsızlık duyanlar,

İnsanlık da acaba , malzemeler gibi , ilk yaratılıştaki “homo sapiens “ denilen ilk mağara adamına mı dönüyor ..?

Kendini oluşturan asal parçalara geri dönen yapı malzemeleri gibi,

İnsanlarda Vandalizm denilen hayvansal duygularla,

Öldür, parçala yok et,

İlkçağ günlerine mi dönüyor,

Konuşma özürlü, empati özürlü,düşünmeden,

Beynimizi kullanmadan ,

Yaşamak için öldürmek ,

Var olmak için , başkasını yok etmek,

Sonuçta ilk mağara adamına dönmek..!

İki ayak üzerine basmayı adam sandık ama, yüzyıllar sonra beynimizle ilk günlere geri dönüyoruz vesselam..!

Teknoloji ne kadar ilerlerse gelişirse,

Silaha,petrole, iştahı bitmeyen global kürenin çarkına , çıkarına projelere yatırım yapılsa da,

Demek ki aslolan insana yatırım yapılmadıkça,

Eğitime , kültüre , sanata ,yatırım yapılmadıkça,

Gelişen teknoloji, insanlığı yok eden ve namlusu gene insanlara dönmüş bir silahtan farksız..!

Dinamit yol açmada da kullanılır, katliamlara neden olan silah olarak ta..!

tercih biz insanların.

Adına Nobel ödülü konan dinamitin mucidi “ eğer keşfettiğim dinamitin insanlığın yok olmasında kullanılacağını bilseydim , hiç bulmazdım “ dediği dünya adeta bir cehennem’e döndü bugün.

Bir türküyü akla getiriyor bu hali pür melalimiz,

Ne ekersen onu biçersin misali..!

“Kendim ettim kendim buldum.”.!

TARİH TEKERRÜRDEN İBARETTİR

İşte size 2006 yılından bir gazete manşeti yılların amiral gazetesi Tercüman dan ,

başlık sanki bugün çıkmış gibi adeta…!

Meğer biz 2006 dan bu yana her yıl ağlamışız.

Bu haberden sonra tam 13 yıl geçti.

Hala yıllarca ağlıyoruz.

manşetler aynı, ağlayanlar aynı,

Sizin anlayacağınız “ garp cephesinde değişen bir şey yok “ yıllardır.

Biz ulus olarak mazoşist bir milletiz anlaşılan,

Kendimize yapılan acıdan zevk alıyoruz.

Hem ağlayan , hem de giden, gelin gibiyiz.

Ne demiş bir veciz söz,

Her ulus , layık olduğu şekilde yönetilirler.

Liyakat yerine , hamili kart bürokrat,

Akıl, bilim yerine , cehalet oldukça , daha çok ağlayacağız demektir.

SÖZÜN ÖZÜ :

İYİ İNSAN MUTLULUK,

KÖTÜ İNSAN TECRÜBE,

YANLIŞ İNSAN DERS,

MÜKEMMEL İNSAN İZ BIRAKIR