Merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan depremlerin ardından kentsel dönüşüm konusu yeniden kamuoyunda tartışılmaya başlandı.

Kentsel dönüşümün önünde gerek yasadan gerek uygulama anlayışından gerekse de ekonomik koşullardan kaynaklanan sorunların bulunduğuna dikkati çeken Deprembilim Uzmanı Prof. Dr. Haluk Eyidoğan, kentsel dönüşümün üst gelir grubuna hitap eden bir mekanizmaya dönüştüğünü savunarak, “Orta ve alt gelir grubunun bundan yararlanması için finansal kaynak yaratılmalı” görüşünü aktardı.

Yeni Kıroba’ya özel açıklamalarda bulunan Eyidoğan, gerek mülkî amirlerin gerekse de yerel yöneticilerin afet risklerinin azaltılması çalışmalarına önem vermesi gerektiğini vurguladı. Kentlerin deprem tehlikesi açısından röntgeninin geçilmesi gerektiğini vurgulayan Eyidoğan, “İmar planlarında, yer seçimlerinde ne kararlar veriliyor, nereler imara açılıyor, imara açılan yerlerin zemin ve dayanım özellikleri nedir? Yapı denetim uygulamaları nasıl yapılıyor? Bütün bu konularda bütüncül bir yaklaşım uygulanmalı. Yerel yöneticilerin imar planlarına karar vermesi, imara açma kararları vermesi, her ne kadar yapı denetim şirketleri varsa da belediyelerde bu uygulamaların denetlenmesi önem arz ediyor. Son depremde aldığımız dersler, bunların yerel yönetimlerde eksik kaldığını, merkezi yönetimin de bir afet anında, afete dönüşen bir durumda bazı konularda hızlı davranamadığını gösteriyor. O bakımdan afet öncesi hazırlıklar çok büyük önem taşıyor. Biz eğer imar planlarında tehlikeli yerleri ya da deprem sırasında çok olumsuz sonuçlar doğuracak yerleri imara açıp, bunları yeteri kadar denetleyemezsek böyle bir sonuçla karşılaşılabilir” görüşlerini aktardı.

EGE BÖLGESİ DEPREM KUŞAĞINDA

Aydın’ın da deprem kuşağında yer aldığını anımsatan Eyidoğan, “Ege Bölgesi’nin hemen hemen tümü, Türkiye’nin en tehlikeli alanlarından birisi. Oradaki jeolojik gelişmelerin, tarihsel olarak ortaya koyduğu jeolojik yapı, faylara yakınlık konusu önem taşıyor. Tüm jeolojik – jeofizik özellikleri çok iyi bilmemiz gerekiyor. Bu özelliklere göre inşaat yapılması, yerleşim yapılması gerekiyor. Her ilin afet müdahale planı olsa da son depremde bunların yeterince işlemediğini gördük. Bunların yeniden gözden geçirilmesi lazım. Zemin ve fay konusunda, binalardaki inşaat tekniği konusunda sorunlar varsa deprem sonrası ortaya çıkan olumsuz sonuçlarla baş etme kapasitesi aşılıyor. Önceden hazırlıklı olma ve hasarları azaltma konusunda buna dikkat etmek lazım” görüşlerini dile getirdi.

“DİRENÇLİ ŞEHİRLER GELİŞTİRMELİYİZ”

“Her ne kadar yapı denetim şirketleri varsa da belediyelerde mutlaka yerbilimciler, jeofizikçi ve jeoteknikçiler bütün projeleri inceleyip, belediye açısından da denetlemeli” diyen Eyidoğan, şöyle konuştu: “Bütün bunları yapmazsak sonra ortaya çıkan durumla baş edemiyoruz. Nitekim bugün yaşadığımız olay bu şekilde. Çadır bulunamıyor, yemek bulunamıyor, ısınma imkânı olmuyor. Hastanelerin bir kısmı çökmüş, yaralılarımızı başka yerlere götürmek zorunda kalıyoruz. Mesela Aydın’ı çok etkileyecek bir deprem olsa, çevre illerin deprem olan ile yardım etmesi için bir protokol olması gerekiyor. Dayanıklı, dirençli bir şehir geliştirebilirsek o zaman yara sarma işimiz daha az olur.”

“EHİL KADROLAR GÖREV ALMALI”

Mühendislik uygulamalarında liyakatin önemine değinen Eyidoğan, “Yapı denetim şirketlerinin iyi denetim yapması için çok ehil, profesyonel elemanlar çalıştırması lazım. Belediyenin de kendi kadrosu içinde gözden kaçanları görecek gözler lazım. Eğer bunları göremezsek o zaman ortaya depremde dayanmayan, kum gibi dağılan yapılar ortaya çıkıyor. çok acı manzaralarla karşı karşıyayız” dedi.

Türkiye’de kentsel dönüşümün önünde gerek kanunun yapısından gerek uygulama anlayışından gerekse de ekonomik durumdan kaynaklanan sorunlar bulunduğunu aktaran Eyidoğan, “İstanbul’da görüyorum. Kentsel dönüşüm, üst gelir grubuna hitap eden bir duruma dönüştü. Gayrimenkul geliştirme işine dönüşmüş durumda. Yurt genelinde bunu söyleyebiliriz. Türkiye’de şu andaki ekonomik durum, konut kredisi sistemi, orta ve alt gelir grubunun evinin, konutunun yenilenmesi için müsait değil. İnşaat maliyetleri ortada. İstanbul’da ben bunu görüyorum. Diğer illerde de var. Daha alımlı, lüks görünümlü yapılar üretme trendi var. Bir de dayanıklı olsa keşke… Kentsel dönüşüm yasasının orta ve alt gelir grubuna hitap edecek finansal gelir yaratılmalı” diye konuştu.

“DAĞINIKLIKTAN KURTULMALIYIZ”

Genel bütçeden her yıl kentsel dönüşüme belli bir fon ayrılması önerisinde bulunan Eyidoğan, şunları kaydetti:

“Bu fonun nereye ne maksatla harcandığının hesabının verilmesi lazım. Sayın Bakanlar, ‘Türkiye’de 6 milyon binanın bir an önce güçlendirilmesi, yeniden yapılması gerekli’ diyorlar. Ama bunun hangi finans modeliyle yapılacağını, kimin yapacağını söylemiyorlar. Bunu yerel yönetim mi bakanlık mı müteahhitler mi yapacak? Bu dağınıklıktan kurtulmamız lazım. O bakımdan belirlenmiş, halka da sunulmuş, projeksiyonu yapılmış bir proje eşliğinde sürdürülebilir kentsel dönüşümün ele alınması lazım. Ama öyle bir şey göremiyoruz.”


Editör: Haber Merkezi