Türkiye’nin makine ihracatı, yılın ilk 10 ayında 23,6 milyar dolara ulaşarak ocak-ekim dönemi için tüm zamanların en yüksek seviyesine çıktı. Makine İhracatçıları Birliği’nin serbest bölgeler dâhil konsolide verilerine göre, sektör ihracatı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 0,8 artış kaydetti.
Tonajda düşüş yaşansa da kilogram başına ortalama ihracat fiyatının 8,1 dolara yükselmesi, geliri rekor seviyeye taşıdı. Bu rakam yalnızca dönemsel performansı değil, yıllıklandırılmış ihracatın 28,3 milyar dolara ulaşmasıyla sektörün güçlü ivmesini de ortaya koydu. Almanya, ABD, İtalya ve Birleşik Krallık bu dönemde en yüksek ihracat yapılan ülkeler olurken, özellikle İtalya ve Birleşik Krallık’a yönelik çift haneli artış dikkat çekti.
AB’deki yavaşlama makine imalatçılarını zorluyor
Makine İhracatçıları Birliği Başkanı Kutlu Karavelioğlu, Avrupa’daki yeni sipariş ve sevkiyat rakamlarının bölge makine imalatçılarının yapısal bir yavaşlamaya girdiğini gösterdiğini dile getirdi. Avro Bölgesi PMI verilerinin yıl boyunca toparlanma sinyali verse de bunun Almanya tarafından desteklenmemesi, sanayi zincirinde belirgin bir momentum kaybına yol açıyor.
Karavelioğlu, Alman makine sanayisinin eylülde siparişlerde yıllık yüzde 19 kayıp yaşadığını, kapasite kullanımının ise son beş yılın en düşük seviyesine indiğini söyledi. Bu ortamda sadece talep zayıflığının değil, aynı zamanda yükselen maliyet baskısının da etkili olduğunu vurguladı. Çin’in ölçek, modüler üretim ve standardizasyon avantajı nedeniyle rekabetin artık tekil ürün üzerinden değil, bütün bir üretim ekosistemi üzerinden yaşandığını belirterek, dönüşemeyen üreticilerin değer zincirinin dışına itileceğini ifade etti.
Orta segmentteki boşluk Türkiye’ye yeni bir alan açıyor
Karavelioğlu, Avrupa’daki rekabet dinamiklerinin mühendisliği daha niş alanlara ittiğini, bu nedenle orta segmentte oluşan boşluğun Türkiye’yi daha görünür hâle getirdiğini söyledi.
Gümrük Birliği ile başlayan entegrasyonun artık mühendislik, teknoloji ve sürdürülebilirlik ekseninde ilerlediğini hatırlatarak, Türkiye’nin coğrafi yakınlığın ötesinde kalite anlayışı ve üretim kültürüyle Avrupa sanayisi için doğal bir tamamlayıcı olduğuna işaret etti.
Avrupa’da iş gücünün hizmet sektörlerine kaydığı bu dönemde Türkiye’nin talep dalgalanmalarına hızla yanıt verebilmesi ayrı bir önem taşıyor. Ayrıca AB’nin ileri teknoloji makine üretiminde zorlandığı mevcut süreçte Türkiye’nin kabiliyetlerinin daha fazla öne çıkabileceği değerlendiriliyor. Karavelioğlu, son yıllarda düşük donanımlı makineler üretme girişiminde aradığını bulamayan Avrupa’nın, ileri teknoloji segmentinde Türkiye’nin üretim kapasitesiyle nefes alabileceğini söyledi.
Eximbank faiz desteği sektör için kritik önem taşıyor
Sektörde ortaya çıkan yeni fırsatlara rağmen iç göstergelerin bu avantajı tek başına sürdürülebilir hâle getirmediğini belirten Karavelioğlu, yurt içi makine üretimindeki daralmaya dikkat çekti.
Ana pazarlardaki hareketlenmenin yeni bir büyüme dalgası yaratabileceğini belirterek, Eximbank’ın yatırım malı ihracatına özel alıcı kredilerine uygulanacağı açıklanan faiz desteğinin bir an önce hayata geçmesini beklediklerini ifade etti.
Karavelioğlu’na göre bu destek, Türkiye’nin uzun süredir zorlandığı müşteri finansmanı alanında önemli bir açığı kapatacak. Böylece hem makine hem de diğer yatırım mallarının ihracatının kolaylaşması, hem de yurtdışı projelerde yerli malının tercih edilmesi için güçlü bir gerekçe doğacak.
Sektör 5. Makine Zirvesi’ne hazırlanıyor
Rekabetçiliğin sanayi için belirleyici bir unsur hâline geldiğini söyleyen Karavelioğlu, Türkiye Makina Federasyonu ev sahipliğinde 26 Kasım’da “Yeni gelecek: Rakip-siz misiniz?” temasıyla 5. Makine Zirvesi’nin İstanbul’da düzenleneceğini açıkladı.
Zirvede küresel rekabet, dönüşen tedarik zincirleri, dijitalleşme ve sürdürülebilir üretim modelleri gibi başlıkların ele alınması bekleniyor. Sektör temsilcileri, özellikle Avrupa’daki yavaşlamanın Türkiye’yi nasıl konumlandıracağına dair yeni değerlendirmeleri de bu toplantıda paylaşacak.




