Türkiye Cumhuriyeti'nin modern başkenti olarak planlanan Ankara'nın en tarihi ve en hareketli merkezi Ulus, aslında her gün on binlerce kişinin farkında olmadan üzerinde yürüdüğü, 2000 yıllık bir Roma şehrinin kalıntılarını saklıyor. Ankara'nın başkent kimliği büyük ölçüde Cumhuriyet dönemiyle özdeşleşmiş olsa da, Hacı Bayram Veli Camii'nin yanından Roma Hamamı'na uzanan bölge, antik çağlarda Galatya Eyaleti'nin başkenti olan "Ancyra"nın anıtsal merkezini oluşturuyordu.
Bugün Ulus'un kaotik ve yoğun ticari dokusu arasında sıkışıp kalmış gibi görünen tapınak duvarları, devasa hamam kalıntıları ve tek başına yükselen bir sütun, aslında Ankara'nın ne kadar derin ve katmanlı bir tarihe sahip olduğunun sessiz tanıkları. Uzmanlar, bu yapıların, başkentin sadece bir bozkır kasabasından ibaret olmadığını, aksine Roma İmparatorluğu için de stratejik ve anıtsal bir merkez olduğunu kanıtladığını belirtiyor.
Augustus'un Vasiyeti ve 'Ankara Anıtı': Bir Tapınağın Duvarlarındaki Tarih
Ankara'nın Roma dönemindeki öneminin en büyük kanıtı, Ulus'taki Hacı Bayram Veli Camii'nin hemen bitişiğinde yer alan Augustus Tapınağı'dır. M.Ö. 25 yılında inşa edilen tapınağı dünya çapında eşsiz kılan, duvarlarına kazınmış olan ve ilk Roma İmparatoru Augustus'un kendi ağzından yazdığı siyasi vasiyetnamesi "Res Gestae Divi Augusti"dir. Latince ve Grekçe olarak yazılmış olan bu metin, imparatorun yaptığı işlerin bir dökümü olup, tüm dünyada bu kadar eksiksiz ve iyi korunmuş tek kopyadır.
Tarihçiler tarafından "yazıtların kraliçesi" olarak adlandırılan bu metin sayesinde, Roma tarihi hakkında birinci elden paha biçilmez bilgilere ulaşılabilmektedir. Tapınağın, İslam alimi Hacı Bayram Veli'nin türbesi ve camisiyle sırt sırta vermesi ise, Ankara'nın Roma ve İslam tarihini aynı avluda buluşturan, dünyada eşi benzeri az görülen bir kültürel katmanlaşma örneği sunuyor.
Hamam, Sütun ve Tiyatro: Modern Şehrin İçindeki Roma İzleri
Ulus'taki Roma mirası, Augustus Tapınağı ile sınırlı değildir. Çankırı Caddesi üzerinde yer alan ve 3. yüzyılda İmparator Caracalla tarafından yaptırılan Roma Hamamı, o dönemki bir Roma şehrinin sosyal hayatını ve mühendislik seviyesini gösteren devasa bir komplekstir. Geniş bir alana yayılan bu hamamın soyunma, yıkanma ve spor alanları ile alttan ısıtma sistemi (hipokaust) kalıntıları, bugün bir açık hava müzesi olarak gezilebilmektedir.
Yine Ulus'ta, Valilik binasının yakınında tek başına yükselen 15 metre yüksekliğindeki Jülian Sütunu ise, İmparator Julianus'un 4. yüzyılda şehri ziyareti onuruna dikilmiş bir anıttır. Ankara Kalesi'nin eteklerinde kısmen kazılmış olan Roma Tiyatrosu kalıntıları da, modern şehrin hemen altında yatan ve keşfedilmeyi bekleyen zengin bir arkeolojik potansiyelin varlığına işaret etmektedir. Bu yapılar, Ankara'nın sadece son 100 yılın değil, binlerce yılın başkenti olduğunun somut delilleridir.