Hayvan sevgisi kendimi bildim bileli süregelen bir duygu. Özellikle küçüklüğümden beri kedi aşığı biriyim. Yaşım 14 15 civarı olacak ki ablama oturmaya gittiğimizde balkondan bakıyorum dışarıya. Minicik bir kedi yavrusu gelmiş bahçeye tünemiş uyuyor. O kadar tatlı ve güzeldi ki.

Koştum hemen indim yanına kucağıma aldım sevdim de sevdim. Ee vakit eve gitme vakti oldu. Ben de ağlaya ağlaya o kediyi aileme, özellikle anneme kabul ettirmeye çalışmıştım. Nitekim başardım da. Nasıl mutluyum, nasıl sevinçli. Annem tüyleri döküldüğü için pek sevmezdi kedileri. Ama benim için önemli olan tatlı olmalarıydı. Çocuğum sonuçta neden tüyünü vs  dert edecektim ki. 

O zamanlar oturduğumuz ev 2 katlı 1. Katında biz otururduk diğer katta ev sahibimiz. Evimizde bahçeli. Mamasıydı, vitaminiydi böyle dertler yok ki. Ne bulduysak veriyorduk. 1 sene 2 sene yer içer gider dışarda gezer gelirdi. Bir gün eve geldiğinde arka ayaklarının morardığını gördüm. Aynı gün ölmüştü zaten. Hayvan sevmenin bu yanı kötü işte. Bağlanıyorsun sonuçta.

**

Epey zaman geçti üstünden. Bir gün marketten dönüyorum bir kedi takıldı peşime. Yavruydu ve çok zayıftı. Bende dedim ki, alayım bir iki gün bakarım nasılsa alerjim de var (bunu da yeni farkettim, daha önce olmamıştı), bırakırım diye düşündüm. Eşim geldi ona gösterdim.

Ee ne yapalım biz bunu 1 hafta bakalım. 2 hafta, 1 ay derken "Karamel" hayatımıza bi şekilde dahil oldu. Eve geldiğimizde iyi ki geldiniz der gibi nasıl seviniyor. Bu arada ilk 1 ay da alerji ilaçlarıyla bağışıklık kazandım. Vazgeçemiyorsunuz, hayatınızın parçası haline geliyor. Öyle bir sevgi işte...

**
Sokakta vahşet saçan garip insanları sorguluyorum. Nasıl kıyıyorlar, nasıl yapabiliyorlar. Onlarda bu sevgiyi bir gün tadarlar umarım.

Hoşça kalın. Karamel'den sevgiler :)