1980 yılına kadar-neo liberal tarım politikalarının başlangıç tarihi-köy ve çiftçi kavramı berber kullanılmıştır.

Üretici özelliğinden dolayı köyler politikacılar ve devlet tarafından saygı duyulurken bu tarihten sonra hükümetlerin tamamen milli olan Türk köylüsü ve çiftçisini değil daha enternasyonal olan maden, enerji, ulaşım, Turizm sektörlerini tercih etmesi ile köy ve çiftçiler “itilen/kakılan bir kesim haline getirilmiştir.

Büyük şehir yasasının yürürlüğe girmesi ile köylü ve çiftçinin üretim gücü elinden alınarak köyler ve sakini olan çiftçiler  “gelişigüzel ve en alt katmanda yer alan bir meslek ve topluluk haline getirilmesi ile bugünkü yaşama ve en az gelir elde eden refahtan uzak coğrafi alan ve bu alanlarda yaşayan insanlar haline getirildiler.

Ülke milli gelirinin % 26 gibi bir oranını kazanç olarak hanesine yazan köylü ve çiftçi günümüzde milli gelirin % 5,5 gibi bir rakamı ile çocukları asgari ücretle şehirlerde çalışan kendileri 60 yaş ortalamasını aşmış bir topluluk olarak iki yakasını bir araya getirmekle meşguller.

Tarihte ise köylerin ve mezraların kurulması Selçuklu sultanları ve Osmanlı padişahlarınca teşvik edilmiş tarımın korunması için yer yer ve zaman zaman günümüzden daha ileri kanunlarla bu kesim korunmaya çalışılmıştır.

Kurulacak köylerin ilk özellikleri tarıma uygun sahalarda inşa edilecek olmalarıydı.

Köy topografyalarına bakıldığında genellikle su kenarlarındaki vadilerde, yol üzerlerinde veya dağların alt yamaçlarında kuruldukları görülmektedir. Orman kenarlarında ve kıyı şeritlerinde de (deniz) köyler kurulmuştur. Vadilerde kurulan köylerde tarla ziraatı orman kenarlarında kurulan köylerde ormancılık kıyı şeritlerinde olan köylerde balıkçılık, dağ yamaçlarında kurulan köylerde hayvancılık faaliyetlerinin yaygınlığı köy yerleşmeleri ile iktisadî faktörlerin birbirini etkilediği sonucunu çıkarmaktadır. Köy yerleşimlerinden bazıları bir câmi/mescid, bazı yerlerde tekke ve zaviyeler yerleşmenin çekirdeğini oluşturmuştur (37).

Kuruluştan Tanzimat döneminde kadar sosyal hayatta şehirlerde ani sıçramalarla yenileşme ve değişimler görülse de kırsalda bu değişimler daha uzun soluklu ve yavaş gelişmiştir. Osmanlı kırsalında sosyal hayat daha çok ekonomik, askeri ve asayiş etkisi ile değişime uğramıştır.

Osmanlı İmparatorluğu'nun Tanzimat döneminde önemli değişimlerin eşiğine gelir. 19. yüzyıla gelindiğinde, Devlet otoritesinin zayıfladığı bu ortamda, ordunun yapısının bozulması, toprak ve vergi sistemindeki aksaklıklar, anarşi ve ayaklanmalara sebep olur. Bu bozulmadan ve sıkıntılardan köylü de etkilenir. Tımar sisteminin bozulması toprakların gasp edilmesine yol açar. Viyana bozgununun zararı neredeyse köylüden çıkar. Tımar sisteminin yozlaşması ordunun bozulmasına sebep olur. “Nüfus artışı, topraksızlık, fütuhatın durması ve enflasyondan dolayı Anadolu kıtası, Tımarlı Sipahiler, vakıf mütevellileri ve sair yöneticilerin toprak gaspına, idarenin bozulmasına ve köylü isyanlarına sahne olur”  (38).

Osmanlı devleti ekonomisinin esası ziraata dayalı olduğu için toprağın ekilmesi ve üretim yapılması büyük önem taşıyordu. Bu sebeple yeni fethedilen topraklarda işlenmeyen yerler, göç nedeniyle boşalan topraklar tahrirler vasıtasıyla tespit edilirdi. Bu tür toprakları da üretim faaliyeti için şenlendirme siyâseti uygulanırdı. Köyleri şenlendirmenin diğer bir sebebi, şehirlerarası veya transit taşımacılık yapan kervanları korumak ve yollarda emniyeti sağlamaktır. Zirâ boş kalan köyler, yolların ıssızlaşmasına yol açmış ve eşkıyanın saldırılarına açık bir durum yaratmıştır (39).

Anadolu'nun Türkleşmesi esnasında, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde kurulan ve yerleşilen köylerin ad tasniflerinde farklı nedenlerle köylere adlar verildiği görülmektedir. Anadolu'da Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde köylerin kuruluş gayeleri yer seçimleri ile ilgili tercihleri çoğu zaman ortak özellikler taşımaktadır.
 
Anadolu'da Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde yer adlarının veriliş nedenlerini ele aldığımızda kalıcı yapılar. Mensup oldukları boy, boy beyi ve kethüdanın adı, yerleşim yerinin coğrafi özellikleri ile mesleklerin etkisi ile ad almanın yaygın 
olduğu sık sık görülmektedir. Adını mesleklerden alan köylere Osmanlı coğrafyasının Rumeli ve Anadolu bölümlerinde ve hemen her bölgesinde sık rastlanmaktadır.