Önceki yazılarımızda milli ekonomi açısından tarımın vazgeçilmez bir sektör olduğunu, tarımsız bir büyüme ve dolayısıyla ekonomi olamayacağını ifade etmiştik.

Türkiye’de yeni-liberal ekonomik politikaların uygulamaya konulduğu ve tarım sektörünün ciddi bir dönüşüm geçirdiği son 30 yılda, tarımsal istihdam bakımından da ciddi değişimler olmuştur. Son 30 yılda tarımsal istihdam hem sayısal, hem oransal olarak gerilemiştir. Bu zaman dilimi içinde 1995-2005 dönemi tarımsal istihdamın en çok kan kaybettiği dönem olarak öne çıkmaktadır.

Tarımsal istihdamda, genel eğilimin aksine, 2008 yılından bu yana hem sayısal, hem oransal olarak oldukça düşük fakat düzenli bir artış yaşanmaktadır. Bu artışın temel nedeni 2008 yılında baş gösteren küresel ekonomik kriz nedeniyle, işsiz kalanların bir kısmının yeniden tarıma yönelmesidir.

Tarımsal istihdam konusunda saha verilerini değerlendiren Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi bayraktar, 2016 yılının Ocak ayında 4 milyon 812 bin, Şubat’ta 4 milyon 876 bin, Mart’ta 5 milyon 93 bin, Nisan’da 5 milyon 352 bin, Mayıs’ta 5 milyon 540 bin, Haziran’da 5 milyon 577, Temmuz’da 5 milyon 727 bin istihdam sağladığını, Ağustos ayında 5 milyon 760 istihdamla en yüksek noktaya ulaştığını belirtti. Eylül ayıyla birlikte, tarımdaki istihdamın, önemli ürünlerde hasadın sona ermesi ve mevsim koşulları nedeniyle yeniden azalışa geçtiğini, 5 milyon 657 bine indiğini vurgulayan Bayraktar, tarımın Ekim’de 5 milyon 305 bine, Kasım’da 5 milyon 53 bine düştüğünü bildirdi.

Bununla birlikte, son 3-4 yıllık eğilime bakarak, tarımsal istihdamdaki genel gerileme eğiliminde bir kırılma yaşanmaktadır.

TBMM’de Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 24 Kasım 2025 tarihli bütçe görüşmelerinde tarımın içinde bulunduğu çıkmazlar konusunda kimi tespitler yapılmış ve sonuçlar bildirilmiş.

2002’de tarımın istihdamdaki payı yüzde 34,9 iken, 2024’ün ikinci çeyreğinde yüzde 14,8’e gerilemiş; bir başka ifadeyle bu pay 7,5 milyondan 4,8 milyona düşmüş.

Türk tarımının küçülmesinin sonuçlarından olmak üzere tarımsal üretim nüfus başına artmamış. Söz gelişi dünyada en çok buğday ithal eden ülke durumuna gelmişiz.

Tarım sektöründen diğer sektörlere nüfus aktarımı artmıştır.

Üretken bir sektör olan tarımın küçülmesi istihdamın da artmasına işsiz sayı ve oranlarının yükselmesine neden olmaktadır.