Tüm yeni yıllarımız hep aynı cümlelerle başlıyor.
"Bu yıl her şey başka olacak."
Takvimler değişiyor, sayılar yenileniyor, yepyeni sayfa açılıyor.
Ama hayat...
Hayat çoğu zaman kaldığı yerden devam ediyor.
Her yeni yıldan yeni mucizeler bekliyoruz. 31 Aralık'ta sanki bütün sorunlarımız kapıda kalacak, 1 Ocak günü yepyeni bir hayata başlayacağız sanıyoruz.
Aslında değişmeyen çok şey var. Yorgunluklar aynı, geçim derdi aynı, aynı ertelenmiş hayaller...
Asıl soru şu; gerçekten yıllar mı eskiyor yoksa biz mi alışıyoruz bu düzene?
Bir çoğumuz yeni yılı yeni dileklerle, yeni hayallerle değil borçlarla karşılıyoruz. Hedef listeleri yapılıyor ama o hedeflere ulaşacak enerjimiz yok, imkanlarımız kısıtlı.
Belki de bunların çözümü bir gece için büyük kararlar almamak, her şeyi değiştirmeye çalışmamaktadır.
Değişim takvimle başlamıyor. Bir fark edişle başlıyor.
Ben böyle bir hayata devam etmek istemiyorum' dediğimiz anda, belki de değişimimizin başladığı yerdeyiz. Baktığımda, yeni yıl bize yeni bir hayat vaat etmiyor. Sadece eski hayatımızın farkına varmamız için bir duraktır. Geçirdiğimiz yılı sorgulamamız için bize sunulan bir fırsattır.
Beklentilerimizi yeni bir yıla bağlamak yerine, inançla, hedeflerimize odaklanalım. Yeni bir yılın buna bir artısı olmayacak çünkü...
Sadece zamansal bir kavram..
Ve ekonomik olarak beraberinde getireceği zamlar bizi tabii ki etkileyecek. Ne olursa olsun yaşamaktan vazgeçmeyelim...
Biz yine de daha erken uyanmak yerine daha huzurlu uyanmayı seçelim. Daha çok çalışmak yerine daha anlamlı çalışmayı öğrenelim.
Çünkü bazen mesele yeni bir yıl değildir. Mesele, aynı hayatı kaç yıl daha ertelediğimizdir...
Sağlıkla kalın...