Tük çiftçisi tarım sektörünü en iyi tahlil eden ancak ifade etmekte zorlanan bir kesimdir.

Ancak çiftçi ailelerinden çıkarak belli bir yaştan sonra ata/baba mesleği olan çiftçinin derdine tercüman olmak isteyen, eli kalem tutan çiftçi çocukları da bulunmakta.

Bunlardan birisi de Turgutlu’dan Sayın Nizami Açıkgöz…

Son dönem Türk çiftçisinin dertlerini ve bu dertlerin en önde gelenlerinden olan “kuraklık ve zirai don” konusundaki düşünce ve çözümlerini iki bölüm halinde yayınlayacağız

“Günümüzde öncelikle kuraklık, sel, aşırı yağış-soğukla kendini gösteren iklim krizi, tüm dünyanın başını ağrıtadururken, bu kez ülkemizde zirai don kendisini çok acı bir şekilde göstermiştir. Aslında don olayı Türkiye için hiç de yeni değildir.

Ancak 2025 yılı Nisan’ın ikinci haftasındaki zirai donun, başta tek yıllık olmak üzere tüm tarımsal ürünlerde ve de çok sayıda ilde, yüzde-yüze varan zararının ekonomik boyutu çok büyük olmuştur. Bu zarar, yalnız üreticiyi mahrum etmeyecektir. Birçok üründe yokluk yaşanacağı gibi, fiyat artışları ve tarımsal ürün enflasyonunda yükselmelere neden olacaktır.

Nisan donları diğerlerinden ile ayıran ise Malatya’dan Bursa’ya – Çorum’dan Burdur’a çok geniş lokasyonda kendisini göstermesidir. Buğday, yonca gibi tarla bitkileri ve sebzelerin yanında cevizden, şeftaliye, kayısı ve elmaya uzanan zararların üreticiyi ne denli mağdur ettiğini tasavvur etmek güç. İhracatı yapılan bir çok üründe dış Pazar kayıplarına uğranılabileceği de ayrı bir gerçek.

Geçmişte zirai don genelde Şubat veya Mart’ta kendisini gösterirdi. Donun vurduğu meyve ağaçlarının yeniden çiçek açtığı, buğday, arpa gibi kardeşli bitkilerin yeni kardeşler verdiği muhakkak. Yani o geçmiş dönemlerde 2025 Nisan’ında yaşanan tahribat yaşanmamıştı.

Aslında bilinen birçok yeni – eski yöntemler zirai dondan kaçınmak için kullanıladurmakta. Don pervaneleri, makinalarla dumanlama, yağmurlama, ateş yakma gibi uygulayanları ile zirai dondan kaçınılabilmektedir.

Diğer taraftan kültür bitkilerimizin hastalıklara ve zararlılara dayanıklılıkları gibi biyotik hedeflerin yanında kurağa, sıcağa dayanıklılık gibi abiyotik zararlara karşı dayanıklı çeşitlerin geliştirilmesi bitki ıslahçılarının hedefi. O zaman şu “zirai dona” dayanıklı çeşitlerin geliştirilmesi için bir güdümlü projesi hazırlayamaz mıyız? Her ne kadar ürün sayımız fazla ise de, yeteri kadar araştırma birimimiz var. Moleküler ıslah için Fen fakültelerini de da dahil edersek onlarca Ziraat fakültesi ve 50 civarında Tarım ve Orman Bakanlığı Araştırma Enstitüsü ve uluslararası ortamlarda boy göstermeye başlayan özel tohumculuk firmaları ile zirai dondan en çok zarar gören en önemli dört-beş bitki ile yola çıkabiliriz.

Nizami Açıkgöz