5- Marka Yönetiminde ve Siyasette İnsanları Belli Bir Hedefe Doğru Harekete Geçirmek Temel Amaçtır: Marka yönetimi adı verilen faaliyetler sonucunda marka algısı veya imajı ortaya çıkar. Bu istendik bir üründür. Ancak bu aslında bir güdüyü oluşturur. O da bu markayı satın al güdüsüdür. Siyasi Propaganda da ise temelde bir algının yıkımı onun yerine yenisinin inşa edilmesi süreci söz konusudur. Amaç kişilerin siyasi görüşü ne olursa olsun, onu değiştirmektir. Bu değişim oy verme, değişik eylemlerde (bağış yapma, üye olma, şiddete yönelme vb) etkisini gösterir.

6- Marka Yönetimi de Siyasette Mitleri Kullanır. Duygusal Bazlı Tanıtım Faaliyeti Yürütür: Reklamda iki tane temel unsur vardır. Bir reklamın mantık ve duygusal boyutu bulunur. Marka oluşturmanın en önemli silahı olan reklamlar genelde duygusal çerçeve çizilerek yapılır. Mantık boyutuyla reklam yapılırsa insanların hak iddia etmesine neden olunabilir. Hem bu tip reklamların harekete geçirme özelliği zayıftır. Facebook, Instagram gibi sosyal medya platformlarının bu nedenli etki olmasının nedenlerinden bir tanesi aslında reklamın temel kodlarında saklıdır. O da beğenilme duygusudur. Söz konusu platformların beğeni butonları olmasaydı bu kadar talep görmezlerdi ifadesi pek iddialı olmaz. Bir deterjan reklamında da çamaşırların temizliği karşısında “kaynanam beni ilk kez beğendi” şeklindeki bir söylem reklamın duygusal ama etkili boyutu gösterir. “20 kilo deterjanla 250 kilo çamaşırı yıka.” sözü tehlikelidir. Hak iddiası doğar. Bunun Yerine “dağ gibi” benzetmesi yapılır. İnsanların rakamları-sayıları sevmediği söylenebilir. Bu şekilde yapılmış reklamlar genelde zayıftır. Siyaset de somut projeler üzerinden değil kimlik siyaseti üzerinden yapılmaktadır. Soyut ifadeler, değerlendirme ölçütünü insanların elinden alır ve dijital diktatörlüğün kurulmasına yol açabilir. Marka yönetiminde ve siyasette özgürlük, millet, mutluluk, sevgi, yeni, yenilik gibi mitler sıklıkla kullanılır.

7- Markalar da Siyasette Ajitasyona Başvurur ve Muğlak İfade Kullanır: Anne kavramına reklamlarda sürekli vurgu yapılması kadın ajitasyonudur. “Anne eli değmiş gibi” sunulan bir limonata annelik duygusunu ajite etmektedir. Reklam burada duygu yönüyle çalışmaktadır. Reklamın duygusal boyutu ürün içeriklerinde bulunan kimi zararlı girdilerin gizlenmesine yardım eder. Muğlak ifade kullanımı reklamların en önemli silahıdır. Mutluluk, keyif, özgürlük gibi genel geçer herkesin kendine göre anlam çıkaracağı ifadeler reklamcılar için hayatidir. Reklam ve propaganda önemlidir. Bugün siyasi partiler hazineden aldıkları paraların büyük bir kısmını bu alanda harcamaktadır. Muğlak ifade kullanımı ve reklamın duygusal boyutu siyasi reklamlara da teşmil edilebilir. Adil olmak veya adalet sözcüğünden kimse rahatsız olmaz. Ancak bu kavramı detaylandırdıkça rahatsız olacak kimi kesimler çıkabilir. Amasya Genelgesi Kurtuluş Savaşı’nın manifestosudur. Genelgede “milli kuvvetleri etkin, milletin iradesini hâkim kılmak esastır” demektedir. Burada milli irade ifadesinin açıklanmaya ihtiyacı vardır. Ancak muğlak ifade kullanılarak Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı’nda milli birliği sağlamıştır. Yoksa milli irade kavramı “devlet başkanı dâhil herkesin seçimle işbaşına gelmesidir. Bu da saltanatın kaldırılması anlamına gelir” denseydi sonuç çok farklı olabilirdi. Bina yoğunluğun olduğu, çarpık kentleşmenin yaşandığı bir yerde “nefes alan kentler” istiyoruz ifadesi muğlak ifadedir. Ya da “trafik sorunu çözeceğiz” ifadesi de benzer örnektir. Ancak bunun detayı minibüs ve dolmuş hatlarının kaldırılıp yerine toplu ulaşım vasıtalarının ikmali şeklinde verilirse minibüs ve dolmuşçuları bir politikacı peşinen karşısına almış olur. Bu da onun hiç seçilemeden seçim kaybetmesine neden olur.

8- Markalar da Siyaset de Değerler Konusunda Hassastır. İcap Ederse Değerleri de Kullanırlar: Değerler konusunda has has olmayan markaların veya siyasilerin başarısız olması yüksek bir ihtimaldir. Bayramlarda şeker firmalarının genelde yaşlıları hürmete dayanan ve aile bütünlüğünü vurgulayan reklamlara yöneldiği görülür. Seçim süresince huzurevi ziyareti yapmayan veya sokakta bir yaşlıyı kucaklarken resim vermeyen siyasetçi eksik siyasetçidir. Çünkü değerler konusuna dikkat eden pek çok faaliyet başarılı olmuştur. İşte onlardan bazı örnekler: Mustafa Kemal Atatürk Türkiye’de Seküler yapının kurucusudur. Laik sistemin gerçek mimari Atatürk’tür. Akıl, deney önemli diyen Aydınlanma filozofları dahi dinin özüyle ilgili pek bir şey dememişlerdir. Dinin özüne ilk defa dokunan Karl Marx’tır. Marx: Paeolitik Çağın dışında din afyondur demiştir. Marx: Neolitik Çağda Tarım devrimiyle yerleşik hayata geçildi. Mülkiyet kavramının ortaya çıkmasıyla üst sınıflar alt sınıflara karşı durumu kabullenmeleri için dini kullandı. ABD, Kanada gibi Kuzey Amerika ülkelerinde Protestanlık ve diğer kiliseler yaygındır. Brezilya, Arjantin gibi Güney Amerika ülkelerinde Katoliklik etkindir. Bu ülkeler din konusunda katılıklarıyla bilinmektedir. Güney Amerika’da Komünistler, dine karşı mesafeli olduklarını söylemediler. Biz eşitliği savunuyoruz, emek sömürüsüne karşıyız dediler. Bu nedenle bugün Hz. İsa olsaydı, o da komünizmi savunurdu iddiasında bulundular. Sovyet Rusya Kurtuluş Savaşı yıllarında rejimini ihraç edebilmek için Anadolu’ya ajanlar göndermiştir. Lenin’in Rus ajanlarına talimatnamesi: 1-Kurtuluş Savaşı aleyhinde konuşmayacaksınız. 2-Milletin değerlerine laf etmeyeceksiniz. Din konusunda hassas olacaksınız. Namaza, cumaya karışmayacaksınız. Böylesine propaganda etkisini ciddi bir biçimde etkisini göstermeye başlayınca Mustafa Kemal, sarı komünizm partisi kurdurur. Böylece Anadolu’da komünizm faaliyetlerinin önüne geçilmeye çalışılır. Mustafa Kemal de Kurtuluş Savaşı yıllarında dine karşı hassasiyet göstermiştir. Din adamlarının desteğini almaya çalışmıştır.