Beslenme, barınma, giyinme, sağlık, enerji 1960’lar Türkiye’sinin temel sorunlarıydı. Ülkede ilkel tarım vardı. Tarım ürünleri yeterli düzeyde değildi. Yıllar içinde kuraklığa bağlı olarak üründe dalgalanma görünüyor. Bunun en önemli nedeni ise sudur. Su problemi de o yılların sosyal gerçekçi sinemasının da ana konu sudur. Süleyman Demirel, DSİ Genel Müdürüdür. Bu konuya ağırlık vermiştir. Kendisine “Barajlar Kralı” denmiştir. Demirel Adalet Partisi Genel Başkanı seçildikten sonra da sıklıkla bu konuya eğilmiştir. Süleyman Demirel’in özellikle su konusundaki vaatleri lideri olduğu Adalet Partisi’nin (AP)1965 seçimlerinde büyük bir oy almasını sağlar. AP, tek başına iktidar olur. Demirel, onca darbe gördü… 7 defa başbakanlığa geldi. En son cumhurbaşkanı oldu. Ancak 40 yıl Türk siyasetinde kaldı. Çünkü temsil propagandası yanında vaatlerini yerine getirdi. Demirel’in su sorununu çözmek için yaptığı en büyük yatırımlardan bir tanesi Keban Barajı’dır. “Baraj, enerji açısından Türkiye’nin ilk dev yatırımlarındandır. 1965 yılında yapımına başlanılmıştır. 1974 yılında ilk 4 büyük tribünü, 1981 yılında da diğer 4 türbini devreye girdi. Barajın toplam kurulu gücü 1330 Megawatt olup yıllık enerji üretimi 6 Milyar kWh’dir. Kurulduğunda Türkiye’de üretilen elektriğin %20 sini tek başına karşılamıştır.” Keban Barajı böylece 1950’lerde Hirfanlı Barajı ve Sarıyar Barajı’nda büyük baraj inşaatı tecrübesini kazanmış Türk mühendisliğinin ortaya koyduğu ilk dev baraj olup, gururu ve alnının akıdır.” 1960’lar Türkiye’sindeki en önemli sorunlarından bir tanesi yoldur. Hasta oldun mu şehre gidecek yol yoktur. Nehirlerin üzerinde sallar var. Onlar da fahiş fiyatadır. AP iktidarında yollar yapılır. 1969’da iki kıtayı ilk kez birbirine bağlayacak boğaz üzerinde köprü inşaatına başlanır. Boğaziçi köprüsü ufuk üstü yatırımdır. O denli ki Kemal Sunal filmlerinde saf köylüye köprüyü satmaya çalışan tipler vurgulanır. Köprü, 1973 yılında açılır. Cumhuriyetin 50. yıl projesiydi. Böylece CHP’nin Cumhuriyeti biz kurduk iddialarına karşın AP Cumhuriyetin temsilcisi asıl biziz mesajı verir. Yerine Getirilen vaatler bir sonraki seçimde seçmene afişler vb. kanallarla seçmene hatırlatılır. Vaatler, en net biçimde somut nesneler üzerinden ölçülebilir. Bu nedenle yapılar üzerinden yerine getirilen vaatler daha çok algılanabilir olduğu için siyasi partiler, vaat hatırlatmasında daha çok yaptıkları binaları, yolları, köprüleri seçmene göstermek isterler. Bu, yapı propagandası olmaktadır. Vaatler, yerine getirilecek sözlerdir. Bunlar gerçekçi olmalıdır. Değilse verilen söz tutulmamış olur. Bunun sonucunda güven problemi ortaya çıkar. İnsanları aldatmak niyetiyle baştan yapılan böyle çılgın teklifler zaten bir güven suiistimalidir. Bu güven suiistimali, o suiistimali yapmayanları da etkiler. İmaj sorunu geneldir. Bir genellemenin yapılması için bazen birkaç örnek yeterli olmaktadır. Türk siyasetinin kurumsallaşmamasının nedenlerin den birisi de bu güven sorunudur. Vaatlerini yerine getirilenler iktidardan (genel veya yerel) düşseler dahi güven potansiyelinden dolayı tekrar iktidar gelme potansiyeli yüksektir. Her yere afiş asarak, ucu açık, muğlak veya soyut

vaatler de bulunup kamu kaynaklarını kendi propagandası için kullananların diğer bir ifade ile içerik bombardımanıyla dijital diktatörlük kuranların eninde sonunda var ettikleri büyü bozulur. İnsanlar eninde sonunda onların var ettikleri yıkılmış ve berbat edilmiş bir sabaha uyanırlar… Tarihin çöplüğü denen şey de budur.