İstanbul' da 2013 yılında başlayan Gezi olaylarının 7. Yıldönümünde bir başka Gezi olayı Amerika da başladı.

7 yıl önce İstanbul da Taksim de, gazetecilik saikiyle izlediğim Gezi olayları sessiz ve sakin geçerken , bazı provakatif eylemciler ile idarenin tutumu sonucu Amerika'daki gibi olaylara sahne olmuştu.

“Amerikan Gez'isi” Martin Luther King'in siyahi haklarını savunduğu günlerdeki olaylara nazaran çok daha vahşi ve Vandalizm örneği.

Amerika da yaşayan dostlarımın çektikleri videoları sosyal medyada görünce dehşete düştüm.

Bizim yaygın TV lerde ancak ajanslar aracılığıyla görebildiklerimizden çok daha vahim bu kez.

Yanan , yakılan mağazalar, yıkılan binalar, talan edilen marketler, açıkça bir isyanın ,başkaldırının görüntüleri.

Demokrasi ve medeniyetin beşiği Amerika , zenci haklarının mücadelesinin yaşandığı onca yıldan sonra demek ki, hala siyahi vatandaşları nın ” negro” haklarını kabullenememiş.

Kamuoyuna yansıyan onca canlı kayıtta Siyahi vatandaşları Floyd'u diziyle boğazına basarak 10 dakika soluksuz bırakarak öldürmesi insanlık dışı bir kindir.

Polis terörü , özgürlükler ülkesi Amerika da artık insan haklarını aşan bir baskıcı uygulamadır.

Devlet eliyle yapılan bu zulüm için yine devletin sessiz kalması Amerika'yı deyim yerindeyse zıvanadan çıkardı sonunda.

Açıkça taammüden yani bilerek isteyerek bir vatandaşının ölümüne neden olan Polis'i karısı bile vicdanen rahatsız olduğundan boşanma davası açmış sonunda.

Ama Amerika resmi makamları cinayet işleyen Polis'in karısı kadar bile duyarlı olmadığından sokaklar alevler içinde.

Eylemleri sadece zenciler değil, beyazlar da sahiplenmiş.

Siyahı ve beyazı, hep birlikte , büyüyen sosyal sorunlarında etkisiyle “ nefes almak istiyorum “ sloganıyla çok anlamlı bir mesaj veriyorlar.

Amerika 70 milletten oluşan bir ulus.

Polonya, İngiltere, İrlanda, uzak doğu ve Asya dan , hatta azımsanmayacak şekilde Türkiye den giden farklı kültür ve dinlerden gelen milyonları bir arada tutan çimento , sosyal eşitlik ve refah olarak bilinir.

Ülkemizde Kürt ,Türk ayrıştırımını , açıkça destekleyen Amerika ve diğer dış güçler , şimdi bunu kendi ülkelerinde yaşadıkları bu günlerde , ne kadar tehlikeli bir işe kalkıştıklarını anlamışlardır sanırım.

Amerika da “ yılardır nefes almalarına” izin verilmeyen ev sahibi zencilere iş , yaşama fırsatı tanımayan beyazlar ve egemen yönetim bu kalkışma ve açıkça isyanın karşısında ne yapacağını şaşırdı.

Korona bile engel olamadı.

Amerika da , “Nefes alamayanların “ sesleri Avrupa ya ulaştı.

Eylemler bazı Avrupa ülkelerine de sıçradı.

Amerika'nın en yerlileri ve ev sahibi zenciler , yıllarca en kötü şartlarda yaşayan ötelenmiş, ayrıştırılmış bir topluluk olarak artık isyan ediyor.

Diğerlerine pek benzemeyen bu AMERİKAN GEZİ'Sİ , o meşhur Sam amcanın başını epey ağrıtacak gibi görünüyor.

Eee , ne diyelim,

Tam da bu olaylara cuk oturan bir ata sözümüz var Türkçemizde.

ÇALMA KAPINI , ÇALARLAR KAPINI.

*******

Korona Yasakları artık kalkmaya başladı, geçen hafta yazımda Vali den kütüphane yasağının kaldırılmasını talep etmiştim.

Gerek kalmadan Reisicumhur geçtiğimiz hafta sonu müjdeyi verdi.

Yeni normalleşmeyle birlikte ,

En çok sevindiğim Kütüphane yasağının kalkmasıydı.

Sağlık gerekçesiyle Okuma yasağının da getirilmesini hiç mi hiç doğru bulmamıştım

Sonunda kitaplar ile okuyucular buluştu sonunda.

Artık yok hiçbir bahane,

haydi okumaya , kütüphaneye..!

******

Efeler belediyesine geçen ay emlak vergilerini yatırmak için gittiğimde sıra beklerken veznelerin önünde tavandan asılı büyük panolarda yazılara takıldı gözlerim.

HALKÇI BELEDİYECİLİK İLKELERİMİZ başlıklı panoda yer alan 7 maddeyi tek tek okudum.

6. maddesi ise oldukça ilgimi çekti.

Olması gereken , hayatımızda ilke edinilmesi gereken , çok anlamlı ve güzel bir sözdü bu doğrusu.

Ne yazıyordu peki..?

Yorulmayın sizin için buraya aynısını aktarıyorum

“ yönetim atamalarında temel anlayışımız liyakat esas olacak. Halkçılığın bir diğer temel ilkesi olan işi ehline verme kuralını her atamada dikkate alacağız. Kamu yararına uygun olması şartıyla, projeleri kimin başlattığına bakılmaksızın sürdüreceğiz “

Ne güzel ve kulağa hoş gelmiyor mu sizce de..!

Gerçi bazı müdürlükler bir başka müdür tarafından vekaleten atamalarla yürütülüyor ama, herhalde panoda yazılanlar gibi , belediye içinden veya dışından bir milyonluk Aydın ilinden aradıkları liyakatli birini henüz bulamamış olabilirler diye düşünüyorum.

Artık , Efeler halkı belediye girişinde asılı 7 maddeden ibaret bu ilkelere göre değerlendirme yaparak , yerine getirilip getirilmediğini , seçimlerde seçilenlere karnesini verecektir.

****

2006 yılında ve bundan 14 yıl önce vefatının ardından yokluğunu bugün daha çok hissettiğimiz Sevgili arkadaşım Yalçın ATA , Aydın yerel basınının bir ekolü ve bir çok günümüz orta yaş üzeri gazetecilerinde rahleyi tedrisatından geçen öğrencileri ve okuluydu.

1980 li yıllardan bu yana teşviki mesaimin bulunduğu ve o yıllarda Hürriyet gazetesi muhabirliği döneninden yakından tanıdığım ve babası Kadir Ata ile Babam Bacanak Ömer Lütfi Özçakır 'ın da ,Denizli Babadağ lı olmasının samimim aile yakınlığımızla daha öncesinden de abi kardeş olduğumuz Yalçın çok genç yaşta aramızdan ayrıldı.

Ses gazetesinin kurucusu Hilmi Tükel den satın aldığı ve sahibi olduğu Ses gazetesinin 14 yıl önce sararmış bugünkü nüshasında verilen cenazesi haberinde , tüm Aydın onu uğurlamak üzere gelmişti bey camisine.

Bu vesile ile Yalçın kardeşimi rahmetle anarken , bugün en çok aradığımız tarafsız özgür ve kimsenin yazmaya cesaret edemediği haber ve yazılarını , özetle gazeteciliğini özlemle anıyorum.


SÖZÜN ÖZÜ :


İNSANLAR KENDİ HATALARININ EN İYİ AVUKATI,

BAŞKALARININ HATALARININ EN ACIMASIZ YARGICIDIR.


Mehmet ÖZÇAKIR

[email protected]

P.K:110 EFELER – AYDIN

GSM : 0505.8077828