Koronavirüs salgını zaten kıt kanaat geçinen vatandaşları iyice fakirleştirdi. Yüz lira ile artık marketlerden yarım poşetle çıkıyoruz. Anca zaruri olanları alabiliyoruz geri kalan her şey lüks sınıfına giriyor artık. Çoluk çocuk sahibi aileler kara kara düşünür oldu, koronavirüsle mücadelede yüksek proteinli besinler gerekiyor ( et ve et ürünleri – balık – tavuk) bunları almak dar gelirli aileler için imkansız artık. Çarşı – Pazar da pahalı mevsim sebzeleri 8/10 lira meyveler zaten uçuk fiyatlarda. Yani koronavirüs yine garibana çelme atıyor, zira varlıklı aileler için sorun yok imkanları bol.

Tarım ve Ticaret Bakanlıkları fahiş fiyat uygulayan üretici ve satıcılarla mücadele ediyor. Ama hangi birine yetişecekler fırsatçılar istedikleri gibi fiyatlarla oynuyor. Süpermarketlere girdiğiniz zaman ürün bol çeşit çok ancak bunları alabilecek kişi az. Markete giriyorsunuz reyonların arasında dolaşıyorsunuz elinizde market sepeti (market arabası kullanmak zenginlik belirtisi) sepeti dolduramıyorsunuz bile çünkü cüzdanınızdaki para belli ancak temel ihtiyaç olarak gördüğünüz makarna, çorba, bulgur, pirinç, salça, farklı gramajlarda olan peynirlerden, çay ve şeker alabiliyorsunuz. Diğerlerine ulaşmak artık hayal olmuş. Çocuklarınız bütçe nedir bilmiyor istekleri çok. Şekerlemeler, çikolatalar, muz, oyuncaklar ve daha bir çok istekler. Ancak anne ve babalar üzülerek alamıyor bu istenilenleri.

ASGARİ ÜCRETLE GEÇİNENLER NE YAPSIN?

Pembe tablolar çiziliyor, yok öyle iyi böyle iyi enflasyon düşüyor diye. Bizler vatandaş olarak neden hissedemiyoruz acaba? Cebimizdeki para belli ama etiketlerdeki fiyatlar belli değil, bugün 3 liraya aldığımız şeyi haftaya 7/8 liraya çıkmış fiyatları görünce alamıyoruz. Asgari ücret tespit komisyonu dört oturumda karar verebiliyor ve çıkan ücretler de ortada enflasyona göre yetersiz ve komik rakamlar. Bu komisyona bazı işçi sendikaları açlık sınırı ve yoksulluk sınırı adı altında grafikli tablolar sunuyorlar. Konuşuluyor konuşuluyor hep konuşuluyor sonunda komik bir rakam ücret artışı çıkıyor ortaya. Nerede kaldı o açlık ve yoksulluk sınırları? Pekala nasıl geçinsin bu asgari ücretli…

Ekonomik zorluklar tüm dünyada aynı zengin çok zengin fakir de çok fakir. Birileri kusana tıksırana kadar yer içer, gezer, tozar. Diğerleri de sabah yiyecek bulsa iki öğün aç dolaşır. Adaletin tükendiği, sadece güçlü olanın ayakta kaldığı zor günlerdeyiz. Allah yolu doğru olan herkesin yar ve yardımcısı olsun…