Ülke genelinde yerel seçimleri kazasız belasız atlattık. Atlattık, diyorum çünkü kavgasız gürültüsüz pek seçim bitiren toplum değiliz.

Okurlarımız bilir; biz siyasi konulara dair yazmak için klavye tuşlarına basmayız.Ancak konu Türk çiftçisini yakından ilgilendirdiği için yazmayı tercih ettik.

Sonuçlar CHP ve YRP başta olmak üzere bazı siyasi partileri memnun ederken, Ak Parti, İYİ parti SP ve diğer irili ufaklı partileri üzdü.

Neden böyle oldu, sorusunun cevabını verebilmek için yerel seçimlerde sonuçlara etki eden unsurları ele almamız gerekir:

Mevcut belediye başkanının halka yaklaşımı ve hizmetleri,

İçinden geçmekte olduğumuz siyasi süreç,

Siyasi partilerin lider ve genel merkezlerinin performansı,

Belediye başkan adaylarının kariyeri,

Belediye başkan adaylarının güvenirliği,

Belediye başkan adaylarının mensup olduğu siyasi parti,

Belediye başkan adaylarının meclis üyesi adaylarının sosyal konumları ve kariyerleri,

Belediye başkan adaylarının projeleri,

Belediye başkan adaylarının hedef kitlesi olan kesimler ve bu kesimlere yaklaşım ve iletişim başarıları.

Özellikle son iki madde üzerinde duracak olursak toplumu kucaklayan, mağdur edilmiş kesimlere yeni projelerle yaklaşan, derdini üslubunca anlatabilen adaylar seçimi kazanmıştır.

Bazı istisnai durumlar vardır ki bunlar partisi hiç değişmeyen seçmenlerdir ki seçim sonuçlarında etkisi diğer kesimlere göre daha azdır.

Pek bu seçimleri yukarıdaki kıstaslar açısından nasıl irdeleyebiliriz?

İktidar partisinin yıpranmışlığı, sadece Sayın Cumhurbaşkanının tek kişilik performansına dayalı bir seçim kampanyası yürütmesi, halkın alışık olduğu “bakan” ağırlığını “propagandist” olarak sahaya sürülmesi, halk nezdinde kabul görmedi.

Belediye başkan adaylarının merkezi idare yetkisinde olan “sosyal belediyecilik” konularını, ben yapacağım, şeklinde dile getirmeleri inandırıcı olmadı.

Özellikle İstanbul seçimlerinin ülke seçimlerinin önüne geçmiş olması da Anadolu’da yaşayan seçmende “ihmal edilmiş” olma duygusu yarattı. İstanbul’a sevk edilmiş olan bakan ve bürokrasi, artık bir siyaset dehası olmaya doğru giden Sayın İmamoğlu’nun karşısında başarısız oldu.

Seçimde sonucu belirleyen kesimlere gelince:

Tüm toplum kesimleri yukarıdaki teşhisleri görerek karar verdi. Ancak üç kesim var ki büyük oranlarda ana muhalefete oy vermeyi tercih etti.

Emekliler, kendileri ile alay eder gibi yapılan zam kırıntılarına ve banka promosyonlarına itibar etmediler.Dalga geçer gibi, -evine temel gıda alıp götüremezken-kendilerine müze ve tiyatro bileti indirimlerini hakaret kabol ettiler.

Üreticiler, elinden tutulmayan ve çözüm üretilmeyen, politikacı, bürokrat tarafından enerji, maden, inşaat, şehirleşme, müteahhitlik sektörlerine tercih edilen bir sektör olarak yalnız kalmanın tepkisini verdiler

Fenerbahçeliler, başta başkanları Sayın Ali Koç olmak üzere, yetkilileri taraftar dernekleri, taraftarları ile süper ligde uğradıkları seri haksızlıkları ve uğradıkları saldırıları merkezi idareye duyuramadılar. Karşılarında yer alan TFF,MHK ve PDK ile ve bu kurullarla işbirliği yapan takıma karşı haklarını savunamadıkları için ,ligden çekilmeye kadar uzanan kararları ka’ale alınmayınca tepkilerini neredeyse % 100 oranında iktidar aleyhine kullandılar.