Anadolu, coğrafi konumu itibari ile hem sıcak hem de soğuk kuraklığına açık bir bölgedir.
Biri günümüzden 12.700 yıl önce (MÖ 10.700), diğeri 11.400 yıl önce (MÖ 9.400) gerçekleşen iki “ani iklim değişikliği” arasında (birincisi soğuyan; ikincisi ısınan) meydana gelen soğuk iklim koşulları ile tanımlanan Genç Dryas, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin Neolitik Dönemini inceleyen bilim insanlarınca iyi bilinmektedir. Son Buzul Çağında meydana gelen ısınma sürecini sonlandırdığı bilinen ve yaklaşık 1000 yıl süren soğuk ve kurak iklim koşulları dönemi olarak bilinen Genç Dryas, günümüzden 11.400 yıl önce meydana gelen “Bond olayı No.1” adı verilen iklim olayı ile son bulmuştur. Genç Dryas’ın başlama nedeni, Laurentide adlı dev buz kütlesindeki ani erimedir. Eriyen buzullar ile birlikte, düşük tuz oranına sahip çok büyük miktarda su Kuzey Atlantik’e salınarak, okyanus akıntılarını engellemiştir. Böylelikle sıcaklık oranlarının düşmesine günümüzden 8.500 yıl öncesine yani MÖ 6500’e karşılık gelmektedir.
İnsanlığın mağara dönemleri sonrasında Anadolu ile ilgili ilk kuraklık bilgileri Hititlere aittir. MÖ 13. yy sonlarında Hitit Ülkesinde ciddi boyutlarda bir kıtlığın yaşandığı anlaşılmaktadır.
M.Ö 10.00-8 000’lerde Anadolu'da buzul dönemleri sonrasında, günümüzden 10 000–8000 yıl önceleri orman alanları genişlemiştir.
Türkiye’deki 3.200 yıllık ağaçlar üzerinde yapılan yeni bir araştırma, Geç Tunç Çağı’ndaki (MÖ 1200’den 1150’ye kadar) birkaç uygarlığın gizemli çöküşünün, güçlü Hitit İmparatorluğu’nun kalbi ve o dönemde en kötü etkilenen bölgelerden biri olan İç Anadolu’da üç yıllık şiddetli bir kuraklıkla aynı zamana denk geldiğini gösteriyor. 3000–4000 yıl kadar öncesinden itibaren insanların doğal ortam üzerindeki etkileri hissedilir surette artmış, Hitit Devleti bu nedenden dolayı yıkıldı.
Kaynaklardan öğrenildiği kadarıyla M.Ö. II. binyılda Anadolu’daki ekonomik etkinlikler Bereketli Hilal veya Güney Mezopotamya’nın alüvyonlu alanlarından farklı olarak, doğal şartlara çok daha fazla bağımlı bir biçimde gerçekleştiriliyordu. Yüksek dağ zincirlerinin, yağmur bulutlarını Orta Anadolu’ya, yani Hitit yerleşimlerine ilerlemesini engellediği bu bölgede karasal iklim koşullarının tipik özellikleri olarak sert kışlar ve sıcak yazlar yaşanmaktaydı.
Antik dönemde Anadolu’da iklim değişimleri sonucu ortaya çıkan deniz seviyesi değişimlerinden birçok tarihi limanlar etkilenmiştir. Bu limanlar arasında Trova, Efes, Milet, Prien, Patara, Seleukeia Pieria önemlidir. Bu tarihi limanların bir kısmı deniz seviyesinin yükselmesi nedeniyle sulara boğulmuş bir kısmı ise deniz seviyesindeki alçalmalar ve akarsular tarafından alüvyonlarla alçak kıyıların doldurulması sonucu kıyıdan uzaklaşmıştır. Bu konuda en canlı örnek Efes Antik Limanıdır.
Yağmur veya dolu şeklindeki şiddetli yağışlar, fırtına gibi sert rüzgârlar, kuraklığa sebebiyet veren aşırı sıcaklar ve dona yol açan sert soğukların günümüzde olduğu gibi Antik Dönem Anadolu’sunda yaşamış sakinlerinin mütevazı tarımsal faaliyetlerini etkilediği bilinmektedir.