Bir eksiklik var, şehir yaşamında en çok neyi özledik?
Ağaçları mı, parkları mı, yüzümüzdeki gülümsemeyi mi?
Son yıllarda sosyal belediyecilik anlayışıyla parklar, çevre düzenlemeleri yapılıyor, meydanlar yenileniyor. Elbette bunlar güzel gelişmeler. Yeşil alan demek, insana nefes demek, çocuk sesleri demek, biraz olsun sakinlemek demek. Bunlara kim itiraz edebilir ki? Aslında konu tam da bu. Burada küçük bir duraksama geliyor insanın içine… Parklar artıyor olabilir, peki biz daha huzurlu olabildik mi?
Sokakta yürüyen insanlara bakıyorum, veyahut trafikte. Herkes bir yere yetişme telaşında, herkes düşünceli. Kimi çocuğunun geleceğini düşünüyor, kimi yarınının ne olacağını, kimi de borçlarını. Bankta oturan da düşünceli dolmuştaki insanlar da, market sırasında bekleyenler de…
Ağaçların gölgesi var belki ama insanların omuzundaki yükler hafiflemiyor sanki…
Bir memleket sadece beton veya parklarla mı büyür, güzelleşir? Yoksa aynı zamanda insanların birbirine bakışı, sabrı, selamı ve güler yüzüyle mi? Eskiden daha çok hatırlardık ‘komşu’ olabilmeyi. Şimdi aynı apartmanda yaşayıp birbirini tanımayan insanlar çoğaldı.
Yeşil alanlar elbette çok önemli. Çocuğun çimlere basması, bir yaşlının bankta gölgede oturması küçümsenecek şeyler değil. Ama gülümsemek de en az onun kadar değerli. Bir sabah karşıdan gelenin selamı, bir esnafın ‘kolay gelsin’ demesi, şoförün bekleyen yolcu için kapıyı açık tutması gibi… Bunlar küçük ama şehrin ruhunu büyüten şeylerdir.
Asıl meselemiz şu, Parkları çoğaltırken kalpleri ihmal ediyoruz. Her şey hızlandı, beklentiler arttı, kaygılar büyüdü. İnsanlar yoruluyor ve yoruldukça yüzleri asılıyor, sabrı azalıyor.
Bu yazı ne bir kurumu eleştirmek için ne de bir projeyi küçümsemek için. Sadece bir sokak gözlemi, Belki de şehrin en çok ihtiyacı olan şey, yeni bir park kadar önemli bir detay. Biraz anlayış, biraz sabır, biraz da gülümseme.
Çünkü bazen bir şehri gerçekte güzelleştiren şey, beton yığınları arasından çıkan bir ağaç değil, kalabalığın içinden çıkan samimi bir tebessüm oluyor… Sağlıkla kalın.