İncirliova’da futbola başlayıp, en verimli döneminde annesinin bir trafik kazası sonrası ölümü üzerine çok sevdiği meşin yuvarlaktan kopan İbrahim’i Koçarlı yolu üzerinde işletmeciliğini yaptığı “Ertin” akaryakıt istasyonun da buldum.

Kibar ve beyefendi kimliğinin yanısıra güleç yüzlü, kavgasız bir yapıya sahip İbrahim, saha içindeki inatcı, kerpeten gibi güçlü futbolu ile herkesi şaşırtırdı.

Bizi, yıllar öncesine götüren ve anlatırken zaman zaman duygulanan Ertin’in öyküsünü şöyle bir arayalım.

“İbrahim Ertin”, 1951’de İncirliova’da doğdu. İlk ve orta okulu da burada bitirdi. Liseyi, Aydın Ticaret Lisesin de tamamladı. İzmir Ege Ünüversitesi İktisadi Ticeri İlimler Fakültesi’nden 1975 yılında mezun oldu.

Futbola, İncirliova da 1965‘de Özel bir maçla başlayan Ertin, 1970 de Afyon’da yapılan Genç Milli seçmelerine Aydın bölgesinini temsilen tek başına katılmış. 1971’de Tekstilspor’a transfer olan İbrahim 1 yıl Sarı- laciverli formayı giydikten sonra 1972‘de Aydınspor’a Transfer olmuş. “Bülend Esel”in Antrenörlüğünde 20 maç kulübe de beklemiş, bir türlü göze batmamış. Esel sonrası, “Muhterem Ar” dönemi başlamış. Muhterem hoca, Kütahya deplasmanına giderken İbrahim’i ilk 11’e bir almış. O maçda kulübe nöbeti biten Ertin, 39 maç ilk 11 de oynamış. Hatta o mevkinin adamı ve iyi bir kesici olan Yıldır’ı bile kesmiş. İbrahim, Ticari İlimlerin 3.sınıfınında iken 2 yıl oynadığı Aydınspor’dan 1974 yılında Göztepe’ye geçmiş. Sarı kırmızılı forma ile oynadığı bir maçın anısını şöyle anlatıyor “ Benim 28. maçım da Bolu’ya gittik. Antrenör Bülent Eken, yardımcıları Fevzi Zemzem, Nevzat Güzelırmak’tı . Bülent Eken, heyecanlı ve telaşlı bir hocaydı. Bizi de tedirgin ederdi. ‘Aman İbrahim! Necdet’e dikkat et, hem sert oynar, hem de golcü, bunlar geçen hafta Adana Demirspor’u Adana’da yendi. 2 golü de Necdet attı’ diye beni uyardı. Ben de istim üstündeyim, kendime güveniyordum, dayanamadım, ‘Hocam! Çuvalda ne varsa onu silkeleyeceğim’ dedim. Saha çamurlu idi. Bolu’da yağmur, Kar hiç eksik olmazdı zaten. Santradan topu kapıp Bolu ceza alanına girdim, Bora’ya pas verdim, rahmetli Bora’da kaleci Talip’e plase ile teslim etmezmi. Fevzi Zemzem küplere bindi, “ Niye kendin atmıyorsun” diye bağırdı. 55. dakika’da o korkulan Necdet’i oyundan aldılar. Hem ona adım attırmadığım, hem de Bolu ceza sahasına çok sık girdiğim için”.

İngiliz “Oscar Hold” İbrahim’i sol açık oynatmaya başlamış. İbrahim, “Hocam! ben geride oynuyorum, yerim burası değil” dediyse de, Hoca “ Sen geriden atağa kalkan iyi bir kanat adamısın o yüzden seni burada oynatıyorum” demiş. Oscar Hold, öncelikle kondisyona önem veren bir hocaymış. “Topladığınız enerji sezon sonuna yetmeli, yoksa diliniz bir karış çıkar” dermiş. O yıl İngiliz hocanın bu düşüncesi Göztepe’yi lig’den düşmekten kurtarmış.

Whatsapp Image 2025 04 30 At 17.44.05

Göztepe’de 2,5 yıl içinde 70 maç oynayan 7 kez Genç Milli forması giyen İbrahim, futbol hayatının kırılma noktasını şöyle anlatıyor.

“Annem kazada ölünce, acılar ağır geldi. Genç yaşta futboldan koptum. Babam ve işyerimizle daha yakın olmaya başlamıştım. Askerlik sonrası bir gün

“Antranörüm Ahmet Cücen”, Chawrolet arabası ile İncirliova’ya geldi. İncir işletmemizde çalışıyorduk. ‘Ben Göztepe idare heyetinin kararı ile geldim, bana O çocuğu al gel! dediler’ dedi. O zaman nişanlı idim. 1978’de 1 yıllık iki yüz bin lira teklif ettiler. Gözlerim yuvasından çıkacak gibi oldu. Fakat babam “ Beyefendi! işimiz burada yoğun oğlan bana lazım’ dedi. Bende duygusal ve içine kapanık biri olduğumdan isyanımı içime düğümledim, ilerisini düşünemedim ”

Ayağa gelen ve reddedilen bu teklif sonrası İbrahim’in ikinci Göztepe ve futbol düşleri sona ermiş oldu.

Birde İbrahim Aydınspor’a transfer oluşunu hiç unutamıyor. “ Aydın Amatör karması ile Aydınspor arasında dostluk maçı vardı. Bu karmaya Tekstilspor’dan beş kişi katıldık. Ben yine sol bek de yerimi aldım. Karşımızdaki tecrübeli topcular olunca daha da hırslıydım, geçit vermedim. O gün çok güzel oynadığıma inanıyorum.Aydınspor yöneticisi “Oktay Eğin” benim için, eliyle işaret ederet ederek ‘Bu çocuğu kaçırmayın, alın, ben yönetimde olayım olmayayım’ demiş. O sezon Aydınspor’lu olmuştum”.

Futbol hayatında hiç kırmızı kart görmeyen İbrahim, içindeki futbol aşkı için amatörlüğe dönmüş ve 30 yaşında tekrar İncirliovaspor’da futbol oynamış. Oktay Yüksel, Ali Arabacı, Akın Kösem, Mustafa Kınalı, (Artist) Ahmet Gülay, Ahmet Akşit, Hasan Karagöz, Şevki, Şani Tekin, Altay Yüksel, Nihat, Namık Tükel, Mestan Gemici, Sefa Becerik, futbola ilk başlayıp, ikinci baharı birlikte paylaştıkları isimler olmuş.

İbrahim Ertin’in dört ayrı kulüpte forma giydiği yılların düşündürücü anılarından birisi Milli heyecanı tattığı günlerde. “ Ankara’da Genç Milli kampında Otel de sohbet ederken, Eser Özaltın (GS), İsa(Adana) Ümit Kayıhan, İsmail Sütçü (Göztepe), Ali Karaman( Kırıkkaleli) Turgut (Manisalı), Suat (BJK’li), Ahmet(Sarıyer), İbrahim kaç para alıyorsun! dediler. ‘On bin lira alıyorum’ dedim. ‘Bizimle kafa buluyorsun’ diye alay ettiler. ‘Ben yürekten amatörüm, Öz Aydınlıyım arkadaşlar’ dedim, inandıramadım”.

O kıvrak stilini, topla geriden çıkıp rakip sahaya dalış meziyetini beğendirip kaç paraya Aydınspor’lu olmuş bir de kendinden dinleyelim.“ Takımı O yıl “Kaya Köstepen” çalıştırıyordu. Başkan “Süleyman Ocak”ın yazıhanesinde 1971 yılında 13 bin liraya imza attım. Milli kamptaki ‘biz hepimiz aynı değerde olmalıyız’ diyen arkadaşlar haklıydılar bana inanmamakta. Çünkü kulüplerinden 150 ve 200 bin lira alıyorlardı. Hakikatten saf köylü çocuğu olmam Göztepe Türübünlerinde bile ismimi “Köylü İbo” yaptı. Ben Aydınspor’da banko 29 maç oynadım ve keşfedildim. Siyah- beyazlı takım da 1.lig de oynayacak başka Aydın’lı topcularda vardı, Faik ve kaleci Ekrem gibi. Takım o yıl fırtına gibiydi, 11 hafta lider oynadı. 6 Aydın’lı futbolcu banko oynuyordu. Rahmetli Ekrem Targıtay, etkilendiğim çok büyük kaleci idi. Onun önünde oynamak cesaret ve güven verirdi bana. Ama futbol da yükselmek biraz şans işi galiba”.

Ertin’e bugünkü futbolu sorduğumda “ Sahalar Çim, ayakkabılar, formalar göz kamaştırıcı, antrenman tarzı bile değişmiş. Biz kapalı türibün merdivenlerini iner çıkardık, kaslarımız gelişsin diye. Masörümüz Hakkı (Barcı) abi vardı, şiş ayağımı kaynar su tenekesine sokar, öyle tedavi ederdi. Şimdi topcu ne alırım diyor, ne veririm değil. Oynanan futbolun iç açıcı olmadığı burada yatıyor.”

Annesinin ölümünden kısa bir süre önce Galatasaray ve Beşiktaş’ın transfer listesinde olduğunu hatırlayan İbrahim, aklına geldikçe “ İçim yanıyor arkadaş” diyor.

O günlerin tazeliğini buğulu gözlerle tekrar yaşayan İbrahim, formasını giydiği Tekstilspor, Aydınspor ve Göztepe’nin bugün düştükleri duruma da çok üzülüyor. “Futbol Endüstrileşti, parasız ve kaynaksız kalan kulüpler amatörlüğe gidiyor. Toprak sahada oynanan futbol yürek gücü ile tamamlanıyordu, şimdi maçlar kupon üstünde bitiyor”. diyen “Köylü İbrahim” son bir anısını şöyle anlatıyor.

“ Göztepe’de iken Balıkesir’le düşme hattındayız. Galatasaray’la Ali Sami Yen’de oynuyoruz. Fatih Terim, Tuncay, Çilli Mehmet, Tarık, Şükrü ve Kaleci Nihat’lı Galatasaray’ı 2-0 yendik. Balıkesir Adana’da 6-0 yenildi. Biz kurtulduk, Balıkesirspor düştü”. Futbolla geçen günlerini bir türlü unutamayan İbrahim, İş yerini “Spor sergi sarayı” gibi resimlerle donatmış. Eski takım arkadaşlarının ve sevenlerinin uğrak yeri olmuş.

Ağzına ve yüreğine sağlık İbrahim Ertin.

(Yakın zamanda kaybettiğimiz İbrahim Ertin ile olan bu söyleşiyi rahmetli Yalçın Ata ile beraber Hürriyet Ege’ye hazırlamıştık. Her ikisine rahmet diliyorum. Açelyalar içinde uyusunlar.)