Aydın’ın Çine ilçesinde yer alan Çine Çayı, Yunan Mitolojisi’ndeki Marsias Efsanesi’ne konu olmasıyla bilinir. 

Milattan önce 4000 yıllarında, Tanrıça Athena geyik kemiği üzerine delikler açarak ilk flütü (kaval) icat eder. Kimi efsaneye göre akan dere kenarında kaval çalarken, yüzünün şişliğini görerek kendini çirkin bulur ve kavalı fırlatıp atar. Kimi efsaneye göreyse; icadıyla gurur duyan Athena, tanrılar önünde çalmak için tanrıların ziyafetine katılır. Şölende Aphrodite ve Hera, kaval çalarken yüzünün aldığı şekille alay edince Athena sinirlenir ve toplantıyı terk eder. Ida Dağı eteklerinde bir su kaynağına gidip yansımasında, çalarken yanaklarının şiştiğini ve çirkinleştiğini görünce, kavalı lanetleyip atar. Tabii hangisi yaşandı bilemiyoruz.

Bu olaylardan haberi olmayan çoban Marsias, kırlarda dolaşırken kavalı bulup çalmaya başlar ve sesine hayran kalır. Bir Tanrıçanın eseri olduğu için çok güzel sesler çıkaran bu kavalı büyük bir beceriyle çalan çoban Marsias, çok güzel ezgiler çıkarmaya başlar.

Ünü kısa sürede çevreye yayılır, güzel sanatların ve müziğin tanrısı Apollon'a kadar ulaşır. Apollon da müziğe düşkündür ve lir çalmakta çok ustadır. Kimse onunla yarışmaya cesaret edemez. Tanrı Apollon, Marsias'in müzikteki şöhretini kıskanır ve onu herkesin önünde yarışmaya davet eder. Yenenin yenilene istediği cezayı verebileceğini belirtir. Yarışma, Tanrı Timolos'un dağı olan Bozdağ'ın eteklerinde, Frigya Kralı Midas'ın başkanlığındaki üç kişilik bir jüri heyeti ve halkın önünde yapılır.

Apollon liriyle tanrısal ezgiler çalarken ilham ve su perileri olan müzler (müza da denir), koro halinde eşlik ederler. Marsias flüt çalmaya başlayınca Tanrı Apollon'dan aşağı kalmaz, o da çok güzel ezgiler çalar. Halk Marsias'ı alkışlayıp tempo tutar. Apollon'un cezalandırmasından korkan jüri kararını açıkladığında, Kral Midas adil davranarak iki puan sayılan oyunu Marsias'a verir ve berabere kalırlar. 

Hikâyenin bu noktasında, Apollon'un nasıl meydan okuduğu ile ilgili iki farklı inanış vardır:
Birincisine göre Marsias, beraberlikten hoşnut, ayrılmak üzere iken Apollon lirini baş aşağı çevirip aynı melodiyi çalar, Marsias'tan aynısını yapmasını ister. Jüri, bu meydan okumanın adil olduğuna karar verir. Flütün tersten ses çıkarmaması yüzünden Marsias yenilir.

Diğer inanışa göre ise berabere kaldıklarını gören Apollon, lirini çalarken şarkı söylemeye başlar. "İşte" der şarkısında, "Sen de aynısını yap! Kavalını çalarken şarkı söylemeni istiyorum!" Marsias itiraz eder, karşılaştırılması gereken aletin kullanımındaki ustalıktır, sesin değerlendirme dışı kalması gerekir. Apollon, buna karşılık olarak Marsias'ın da, flütünü üflerken temelde aynı şeyi yaptığını, enstrümanının sesine kendi sesini kattığını iddia eder. Jüri, Apollon'un iddiasını kabul eder. Marsias, deneyip yapamadığını görünce Apollon'un oyununa geldiğini fark eder. Apollon gibi çalamayacağını itiraf etmek zorunda kalır ve yarışmayı kaybeder.

Apollon, Midas'ın oyunu Marsias’tan yana kullanmasına çok kızar. Kulaklarının iyi işitmediğini ve insana özgü kulakları hak etmediğini söyleyerek Midas'ın kulaklarını uzatıp eşek kulaklarına çevirir. Marsias'ı da kayalıkta bir zeytin ağacına astırıp diri diri derisini yüzdürür ve çeşitli işkencelerle öldürtür.

Marsias'ın ölümüne üzülen kayaların ağlayarak Suçıkan kayalıklarını oluşturduğu söylenir. Bir başka söylenceye göre flüt ustasına üzülen sanat perileri müzler öylesine ağlamışlardır ki gözyaşları dağların arasından akıp Marsias ırmağını oluşturmuştur. Yine bir başka söylence de Apollon'un daha sonradan yaptığına pişman olduğu, lirini kırıp bir daha hiç çalmadığı ve Marsias’ı bir ırmak haline getirdiği yolundadır.

Efsanelere ve eski yapıtlara olan ilgim böyle hikayeleri araştırdıkça daha da artıyor. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere. Sağlıkla kalın.