2020 yılı çoğu kişinin açıktan seslendirdiği gibi hiç de Uğurlu gelmedi .

Adı konulmamış bir orta doğu savaşı,

Sınırlardaki Avrupa ya geçmek isteyen Suriyelilerin dramı,

Şehitlerin acıları,

Korona virüsü,

Esnafın anlattıkları

Salı günü Aydın Efeler ilçesinin en büyük pazarı.

Sabah erkenciyim, kimi pazarcılar henüz tezgah açarken zabıta ile birlikte sokaklardayım.

Tanıdık eş dost ile selamlaşma, derken bir arkadaşımın ricasını kırmadım,

Kahve ikramına hayır diyemedim.

Sağolsun, içten ve her şeyiyle naif bir insandır.

Fincanın en altında kalan telve’yi de tüketirken işten güçten açıldı söz.

Hani bir dokun , bin ah işit derler ya, reel ekonomi ve kendi sektörünün gerçeklerini anlattı.

Baba mesleği yılların esnafı , 10 yıl önce açtığı diğer mağazalarını birer birer kapatmak zorunda kaldığını ayağa kalkarak heyecanla anlattı.

Önce mal aldığı dev firmaların düştükleri ekonomik dar boğaz nedeniyle , konkordato ilan etmesiyle , esen rüzgardan kendilerinin de olumsuz etkilendiklerini ve cirolarının düşmesi nedeniyle , küçülmeye başladıklarını sıraladıkça, oyuncağını kaybetmiş çocuk gibi hüzünleniyordu.

Bir başka traji komik durum ise, kapattığı işyerlerindeki sabit telefon internet ve post cihazlarının iptalinde yaşadığı sorunlardı.

İşyeri kapanmasına rağmen , aboneliklerini iptal etmek için muhatap bulamamasını sinirden gülerek anlattı.

Aydın daki merkez’e gittiklerinde kapatma ve abonelik iptal işlerini Genel Merkez’e yönlendirildiklerini , Genel Merkez ‘e yapılan başvuruların ise , Aydın daki Merkez’e işaret ettiklerini traji komik bir şekilde anlatırken ben de ağzı açık dinliyordum.

Abone müracaatlarını anında karşılayan firma , söz konusu iptal işlemi olduğunda kör ve sağır olmuşlardı.

En sonunda “iflas ettiklerini “ açıklayan ve ödeme yapamayacağını belirten bir faks çekince zor da olsa bir ay sonra iptal işleminin sıraya alındığını öğrendiğini söyledi.

Yaşananalar sadece onun sektöründe miydi..?

sanayi de sigortalı çalışan eleman kalmadığını sizlerde görüyorsunuzdur.

Nerdeyse dükkan sahibi tek başına işini yürütmeye çalışıyor,

Bizzat bildiğim ve içinde bulunduğum , Basın çalışanlarının da çoğu işsiz ,

Beyaz yakalı mezunlar ellerinde diplomaları ortada,

Mavi yakalılar da ancak kurumsal şirketlerin varsa talepleriyle işbaşında.

KİMLER GELDİ , KİMLER GEÇTİ , ÇARKI FELEKTEN

KİMLER DÜŞTÜ KİMLER TAKILDI , SİYASİ ELEKTEN ..!

İSTANBUL DAN BİR ANEKDOT

Üniversite yıllarımızda öğrenci bütçemize destek olması için ,

Aydından İstanbul’a getirdiğimiz yerli tarım ürünlerimizi ,Semt bakkalları ve Pazar Pazar dolaşarak , 1970 li yılların 2. Yarısında Zeytin pazarladığımız terör ve olayların yaşandığı yıllardı .

Girdiğimiz her işyeri ve konuştuğumuz her kişi,

Adettendir, insanlar tanımak istiyor doğal olarak,

Koca şehir , hırlısı da var, hırsızı da,

Adımızı atığımız her işyerinde en sık sorulan soru ,

-Nerelisiniz gençler..?

-Biz arkadaşımla birlikte , “Aydınlıyız .!”

-Haa..! geçin bakalım şöyle,oturun birer çay içelim , faslından sonra,

konu Aydınlı olmamızdan , ilk akla gelen , Aydın ile özdeşleşen , merhum Adnan Menderes’e geliyordu söz hemen..!

İstanbul da Beşiktaş ta , taa o yıllarda bakkalının ilk sözü,

- “Büyük adamdı rahmetli..! Yazık ettiler..,”

övgüsünden sonra, sitemini de ekliyorlardı,

-Ama Aydınlılar da sahip çıkamadı evlatlarına..!

Bunu söyleyenler İstanbul Beşiktaş’ta ,Gültepe’deki bakkallardı.

Menderes’in avukatı rahmetli Burhan Apaydın ‘da , anılarında aynı sitemde bulunmuş ve Menderes’e sahip çıkılmadığından yakınmıştı.

Nasıl karşı çıkılsın ki,

Sivil iktidara ortak olmuş bir askeri vesayet..!

İhtilali yapanların ağzınızla kuş tutsanız, değişmez anti Menderes tutum ve nefreti ve tutuklamalar.

Rahmetli babam , Menderes’ten konu açılınca, yorum yapmaktan kaçınır,

Konuyu değiştirirdi.

Şimdi anlıyorum ki, 1960 ihtilalinde Aydın’lı olması nedeniyle

Menderes’in memleketinde ,Aydın’da da ,yoğun baskı yaşanmış.

Sadece Aydın’lı olması nedeniyle , bugün kü Efeler belediyesinin işlettiği “ saklı bahçe “ de , eskiden bu konutta oturan Albay Himi Aydınçer, resen emekliye sevk edilmişti.

O Aydınçer ki, Atatürk’ün 1938 yılında ölümüyle Dolmabahçe de başında bekleyen genç subaydı.

Tarih , yaşandığı devrin hukukuna göre yargılıyor.

Komedi bir Yassıada yargılama sürecinden sonra ,

Yassıada mahkeme başkanı Salim Başol’un ,

Menderes’i idama götüren malum sonuç için ,

itirafı her şeyi açıkça ortaya koymuyor mu..?

“sizi buraya tıkan güçler , böyle istiyor “

Yani Adalet yerini bulsun hesabı , önce karar verelim,

Sonra yargılayalım..! malum karar ve hukuk garabeti, asalım..!

Siz bugün sanıyormusunuz ki, Menderes adil bir şekilde yargılanıp,

Sözde , hukuka uygun bir ceza verildi..?

1960 ‘ lı yıllarda en tarafsız kalması gereken Adalet dahi devrin rüzgarından etkilendiği,

Bugün herkesin dilinde değil mi..?

Uzun süre pek açıklanmasa da, artık belgesellerde yaşayan canlı tanıkların ,

açıkça dile getirdiği gibi,

Yassıada da Menderes’e işkence ve tacizlerin yapıldığı anlaşılıyor.

Bugün her şey apaçık ortaya çıkıyor..!

yakın zamanda dile getirilen canlı tanık anlatımlarında,

okyanus ötesinde birilerinin ayağına bastığından ,

1960 ihtilalini gene aynı kişiler tarafından düğmeye basılmasıyla başlandığı anlatılıyor.

Malum Marshall dış yardımların şartlı verildiği 1950’li yıllarda , yol yapımı yerine , Menderes ülkenin akarsuları üzerine , en fazla ihtiyacı olan elektriği öz kaynaklarından üretmek üzere , baraj yapması , kredileri verenleri kızdırmıştı.

Yeni alınan ayakkabısını, çamura suya basmaması için öğütlenen çocuk misali,

“al ayakkabını ver özgürlüğümü “ demesi, ve hatta izin verilmeyen Rusya ile de bazı yakınlaşmalar , okyanus ötesini Sam amcayı çok kızdırmıştı..!

1960 ihtilali , 1980 de birilerinin “bizim çocuklar işi bitirdi” sözündeki gibi,

Düğmeye dışarıdan basılarak harekete geçmişti.

Sözü söyleyenin yalanlamasına rağmen

Rahmetli M.Ali Birand bu sözü söyleyen kişinin sesli ve görüntülü konuşmasını

Servis ettiğinde gerçek anlaşıldı.

Asılmadan önce dediği gibi,

“Benim dirimden korkmuyorsunuz ama , şimdi millet el ele verece, Adnan Menderesin ölümü ebediyete kadar sizi takip edecek ve bir gün sizi silip süpürecektir. “

Dediği de oldu galiba , ne dersiniz..?

Yaşasaydı mutlaka Cumhurreisi olurdu , ama,

Nice Cumhurresilerinden daha çok fazla gönüllerde ve yüreklere girerdi. ..!

Aydın 60 yıl sonra merhum Ali Adnan Erketin Menderes’ in doğduğu Çakırbeyli köyünde , Çine karayolundan girişteki tepede anıt mezarı ve yaşadığı evin bir benzeri müzede anıları yaşayacak.

Bu tepeyi bir tesadüf eseri anıt ve müze için yer aradıklarını açıklayan Vali Yavuz Selim Köşger’e göstererek vesile olduğum için , çorbada bir tuzumuz olduğundan çok sevinçliyim.

İnşallah açılışını görmek de nasip olur.

******

Beş yıl önce 14 Mart ‘a vefat eden ve sadece Aydın’ın değil tüm Türkiye de arkeoloji bilimine büyük hizmet veren dostum Şükrü TÜL’ ü saygı ve rahmetle anıyorum.Mekanı cennet olsun.

SÖZÜN ÖZÜ:

SORUNUN KENDİNDE OLDUĞUNU ANLAMAYAN İNSANLAR,

ÇÖZÜMÜ BAŞKALARININ HUZURUNU BOZMAKTA BULURLAR.

MEHMET ÖZÇAKIR

[email protected]

P.K:110 EFELER – AYDIN

GSM : 0.505.8077828