Türkiye’nin nüfusu giderek artarken, tarım arazileri azalıyor. Bu da son dönemde daha sık yüzleşmek zorunda kaldığımız gıda krizlerini gündeme getiriyor. Türkiye’nin kendi nüfus artışına ilaveten son on yıldır aralıksız devam eden mülteci akını, mültecilerin ciddi rakamlara ulaşan doğum oranı derken, Türkiye nüfusunu beslemekte zorlanır hale geldi. Buna karşılık tarım arazilerinin artırılması gerekirken, çeşitli gerekçelerle işgal ediliyorlar. Yaşanan gıda sorunu karşısında hükümetin bulduğu çözümler ise yetersiz kalıyor. İç piyasada fiyatlar yükseldiğinde hükümet ithalat kartını açıyordu. Pandemi ve Rusya Ukrayna Savaşı’ndan sonra gördük ki, ithalat seçeneği her zaman ulaşılabilir değil. Tarım sektörünün girdi maliyetleri dolar kuruna bağlı ve sürekli olarak yükselmesi her geçen yıl üretimden vazgeçenlerin sayısını artırıyor. Ayrıca tarımda herhangi bir planlama yapılmadığı için fiyatlardaki dalgalanmalar da üretime zarar veriyor. Çünkü kar getiren herhangi bir ürün ertesi sene talebin çok üzerinde ekiliyor ve bu da fiyatları aşağı çekerek üreticinin zarar etmesine neden oluyor.

Tüm bu etkenler göz önüne alındığında tarım sektörünün yapısal sorunlarla boğuştuğunu görebiliriz. Söz konusu sorunlar karşısında hükümetin aldığı önlemler ise sorunu çözmekten çok uzak. Tarım sigortasının kapsamını genişletmek, doğal afetlerden zarar görenlerin kredi taksitlerini ertelemek, stokçuluğa karşı depo denetimi yapmak ve benzeri önlemler bugüne kadar hiçbir sorunu çözmedi. Tarımın topyekün bir reforma ihtiyacı var. Herşeyden önce girdi maliyetlerinin kontrol altına alınabilmesi için dışa bağımlılığın azaltılması şart. Bunun yanında arz talep dengesinin kurulabilmesi için geniş kapsamlı bir planlama çalışmasına ihtiyaç var. Tarımsal desteklemenin dekar üzerinden değil üretim üzerinden verilmesi birtakım usulsüzlüklerin önüne geçecektir. Ayrıca Ziraat Bankası kuruluş amacına uygun olarak kaynakları yalnızca çiftçiler için kullanılmalı. Tarım arazileri hiçbir amaç için yok edilmemeli. Bu önlemler alınmadıkça her geçen yıl büyüyen gıda sorunu içinden çıkılamaz hale gelebilir. Yakın geçmişte tecrübe ettiğimiz bazı kıtlıkları daha derinden yaşayabilir, elimizde paramızla bile bazı ürünleri bulamayabiliriz.