“Sen sigaranı içersin,

Düşman duman olur.

Yedi düvel gelse ne çıkar?

Anadolu ancak Türk’e yâr olur.”

İngiltere Kraliyet donanmasını, tarihten 108 yıl önce Çanakkale boğaz sularına gömdüğümüz günün yıl dönümündeyiz.

19 Şubat 1915’te Çanakkale boğazı önlerine demirleyen İngiliz donanması, Türk bataryalarının menzili dışından boğazın giriş kısmını yoğun top ateşi altına almıştı.

Boğazın iki yakasındaki bataryalarımızı susturduktan sonra Marmara denizine dolduracakları gemilerle Beşiktaş İskelesinden karaya çıkarak milletin kalbi İstanbul'u ele geçireceklerdi.

26 Şubat 1915’te Seddülbahir ve Kumkale bataryalarını susturmuş, Seddülbahir kıyılarına beş ayrı noktadan çıkartma yapmışlardı.

Hem deniz hem de karadaki muharebeler günlerce sürmüştü. Topçu taarruzları, Erenköy koyuna dökülen mayınlar ve kıyı çarpışmaları her iki tarafta ağır kayıplar verdirmişti.

İngiltere, 18 Ocak’ta Çanakkale 19. Tümen Komutanlığına atanan Mustafa Kemal’in çelikten iradesi karşısında çaresiz kalmıştı.

Albay Halit Sami’nin, Binbaşı Mahmut Sabri beyin, Bigalı Mehmet Çavuş’un, Kilitbahir’in Seyit Ali onbaşısı gibi nice kahramanların olağanüstü çabasıyla ilerlemek imkansız bir hal almıştı.

Nitekim İngiltere, 18 Mart 1915 günü deniz savaşından vazgeçmiş, büyük bir kara harekatının hazırlıklarını tamamladıktan sonra yüzen çelik kaleleriyle, 25 Nisan 1915’te Gelibolu’nun Ege Denizi'ndeki Arıburnu’na demirlemişti.

Dile kolay, beş yüz bine yakın asker, Ege kıyılarında karaya çıkarılacaktı.

Kara harekatını başlatan düşmanı Arıburnu’nda 27.Alay karşılamıştı. Ancak bu alayın tek başına yeterli gelmeyeceğini anlayan Mustafa Kemal, kimseden izin almaksızın emrindeki 57.Alayla birlikte Arıburnu’na gelmiş, muharebelerin sevk ve idaresini almıştı.

“Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum!” seslenişiyle askerin yanında savaşı yöneterek Arıburnu, Conkbayırı ve Kocaçimen’de İngilizleri geri püskürterek İstanbul yolunu kapatmıştı.

Bu başarısından ötürü Arıburnu Grup Komutanlığına atanan Mustafa Kemal, bir savaşın, bir milletin kaderini değiştirmeye başlamıştı.

1 Haziran 1915’ten sonraki çatışmalar, cephe harbine dönüşerek savaşın üzeri barış bulutlarıyla kaplanmıştı. Öyle ki bir saat önce birbirini hunharca yok etmek isteyenler bir saat sonra birbirinin yarasını sarar duruma gelmişti.

Tam savaş bitiyor mu? sorusu sorulurken 6 Ağustos 1915’te Suvla kumsalına çıkan Britanya tümeni, Arıburnu’ndaki Anzak Kolordusuyla birleşmiş ve Kanlısırt’tan çatışarak ilerlemeye başlamıştı.

Bu ani gelişme üzerine Mustafa Kemal, düşmana son darbeyi vurmak için Çanakkale cephe komutanı Mareşal Liman Von Sanders’ten bütün birliklerin emrine verilmesini istemişti.

Alman Mareşal, bu isteği yerine getirmiş, Mustafa Kemal'e 9 Ağustos 1915 gecesi saat 21.50’de Anafartalar Grup Komutanlığına atandığını bildirmişti.

Büyük önder o gece, kurmaylarıyla sabaha kadar harekat planı üzerinde çalışmış, 10 Ağustos sabahı erken saatlerde taarruza kalkmış, göğüs göğüse, süngü süngüye geçen saldırılarla İngiliz Tümenini bozguna uğratmıştı.

Tarihe "Anafartalar Zaferi" adıyla geçen bu muharebeden hemen sonra Kocaçimen Tepesi ile Conkbayırı cephe hattına geçerek buradaki birliklerle düşmana, 5 gün boyunca süngü hücumuyla saldırmış, Conkbayırı, Tekketepe ve Kireçtepe savaşlarını kazanmıştı.

Zaferler ardı arkası kesilmeden peş peşe gelmişti. Son büyük muharebeler, 21-29 Ağustos 1915 tarihleri arasında, Türk mevzilerinden Kayacıkağılı, İsmailoğlu ve Yusufçuk tepelerinde gerçekleşmişti.

İngilizler, bu cepheleri dağıtarak doğuya ilerlemek istemişlerse de hücumları karşılanmış, çok çetin muharebeler sonrasında imha edilmişlerdi.

Tarihe 2.Anafartalar Muharebesi adıyla geçen bu zaferlerden sonra bölgede önemsenebilecek herhangi ciddi bir hareket olmamıştı.

Taraflar durgunluk içindeydiler. Hem mevzilerini sağlamlaştırmışlar hem de kimi zaman siper savaşı şeklinde 10 Aralık 1915 tarihine kadar çatışmışlardı.

Bu tarihten sonra 8,5 aydır çakılı kaldıkları mevzilerini hızla terk eden İngilizler, son askerini de 9 Ocak 1916’da çekerek Çanakkale’den ayrılmıştı.

Tarihimizin en büyük zaferlerinden Çanakkale Deniz ve Kara Savaşlarında Türkler, bir kuşağın aydınlarıyla beraber 57 bin askerini şehit vermiş, fakat Türkiye’nin, İstanbul’un düşmesini engellemişti.

Ne yazık ki iki yıl sonra Çanakkale boğazını, tek kurşun atmadan güle oynaya geçen İngiliz donanması, 13 Kasım 1918’de Fatih’in emaneti İstanbul’u teslim alınca 1 yiğit yanında 22 arkadaşıyla Samsun’a çıkmıştı.

Bugün o yiğidimiz, sarışın kurdumuz, mavi gözlü devimiz, aslan yürekli kurmayımız ve büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, silah arkadaşlarını ve kahraman şehitlerimizi zaferin yıl dönümünde saygı, sevgi ve rahmetle anıyoruz.