“Eşekli Kütüphaneci”, eşek ve katır sırtına yüklediği birçok kitabı, hiçbir karşılık beklemeden, köylülerin de kitap okumasını sağlamak amacı ile köylere taşımıştır. Köy kadınlarının kütüphaneye gelmesini teşvik etmek için 'dikiş makineleri' almış. Böylece dikiş dikmek için gelenler, bilerek makinenin üzerine bırakılan kitapları ve daha sonra da kendilerine verilen tarihi roman, dini hikaye kitaplarını okumuşlar. Daha sonra da değişik kitapları okumaya devam etmişlerdir.
Kimdir bu “Eşekli Kütüphaneci” ? Mustafa Güzelgöz (d.1921-ö.2005) ismini hiç duydunuz mu ? Bu insanın yaptıklarına gerçekten saygı duymamız gerekir. İsmini duymamış da olabilirsiniz. Çünkü onun adını televizyonlarda duymadık hiç, ya da bir yerlerde okuyamadık haberlerini. Ama onu önemli kılan neydi biliyor musunuz?
Mustafa Güzelgöz “Halk kütüphaneciliğinin” çok farklı bir örneğidir. “Eşekli kütüphaneci” derler ona. Bir başka deyişle ona, “gezici kütüphaneciliğin” motorize olmayan bir örneği deniyor. Hakkında neler yazılmış bir bakalım.
1946 yılında Ürgüp Kütüphanesi'nde memur olarak göreve başlamıştır. Kütüphaneyi halkın ayağına götürmek düşüncesi ile yola çıkmış, Ürgüp seyyar kütüphanesinin yedi katır ve üç atı ile yöredeki 36 köye hizmet götürmüştür. Kütüphaneden aldığı kitapları Ürgüp İlçesi ile Kayseri'nin Yeşilhisar ve İncesu ilçelerine bağlı köylerdeki vatandaşlara ulaştırarak, onların bilgilenmelerine yardımcı olmuştur.
Ürgüp'te, kitaba ilginin artmasıyla kız kaçırma ve kan davalarının azalması üzerine, "Merkepli kütüphaneci" olarak anılmaya başlayan Güzelgöz, merkezi ABD'de bulunan The Lane Eryant Internatıonal Volunteer Citation “Amerikan Barış Gönüllüleri Derneği” tarafından 1963 yılında düzenlenen ve 77 ülkeden adayların bulunduğu yarışmada, eğitime yaptığı katkılardan dolayı dünya birinciliğine lâyık görüldü. İnsanlığa hizmet ödülü ABD Devlet Başkanı John Kennedy tarafından verilmişti.
Ödülün başlangıcında ne yazmaktadır, biliyor musunuz ? Ne kadar anlamlı.
'Kendi çıkarlarını düşünmeden başkalarının mutluluğu için kendini vakfetmenin herhangi bir yere veya kişiye sınırlı olmadığı gerçeğini bilerek...'
Amerikalılar, Mustafa Güzelgöz'e bir cip ve Ford marka otomobil armağan etmişlerdir.Güzelgöz, 1993 yılında da dönemin Kültür Bakanı Fikri Sağlar tarafından, Türk Kütüphaneciliği'ne yaptığı katkılar nedeniyle ödüllendirilmişti. 84 yaşında (17 Şubat 2005 ) solunum yetmezliğine bağlı kalp rahatsızlığı nedeniyle vefat etti. 1972 yılında emekli olan eşekli kütüphanecinin yaşam öyküsünü, yazar Fakir Baykurt, Eşekli Kütüphaneci adlı eserinde romanlaştırmıştır.
Öğretmenlerimizin çoğu bilir ama yine de hatırlatmak istedim. Bilmeyenlere de yaşamını kütüphanelere ve halkın kitap okumasına adayan, “Eşekli Kütüphaneci” diye de anılan güzel insan Mustafa Güzelgöz” ün övgüye değer çalışmalarını ve insanların kitaplarla tanışmaları için yaptıklarını okumalarını ve öğrencilerini kitap okumaya yönlendirmelerini öneriyorum.
Yıl 1958. Aydın'da Aydın Lisesi Orta kısmında Ortaokul öğrencisiydim. Okul kitaplığımızda bulamadığımız kaynak kitapların tek adresi “ İl Halk Kütüphanesi” idi. Otoriter kitaplık memurundan mı bilmem, çekinerek giderdik nedense. Ansiklopedileri karıştırır, saatlerce oturur, okur, konuların özetini çıkararak yapardık ev ödevlerimizi. (Şimdiki gibi İnternet de olmadığından, kopyalama işlemi de yoktu o zamanlar.) Okumanın zevkine varırdık. Bilgiye ulaşabildiğimiz tek yerdi halk kütüphaneleri. Sevdiğimiz romanları ve hikaye kitaplarını evde okumak için de –üye kartımızla-ödünç alırdık .
Gelelim günümüze. Bu pandemi günlerinde, İzlediğim kadarıyla, öğrencilerimiz neden sıkça ziyaret etmezler internet kütüphanelerini? (Evde internetten – kopyala – yapıştır ödev yapmak varken, internette gezinmek varken, neden ziyaret edilsin ki?) dediğinizi duyar gibiyim. Onları kütüphanelere yeterince yönlendiremiyoruz. Zaten interneti olan ev sayısı da gittikçe arttığından, raflarda kitapların bulunduğu kütüphanelere gitme de o oranda azaldı sanırım.
Günümüzde “Halk kütüphaneleri”nin çoğu, bilgiye erişmede internet destekli olarak herkesin hizmetindedir.. Ama yeterli olduğu söylenemez. Ayrıca yurdumuzun her yerinde aynı olanakların bulunmadığı da bir gerçektir.
Gün geçtikçe, kütüphaneyi kullananların sayısında bir azalma olduğu istatistiklerde de açıklanmıştır. İlgililer bunun nedeninin kütüphanelerin değişen dünyada toplumun isteklerini karşılamaktan uzaklaşmasını, yeni teknolojilerden yeterince faydalanılmaması, alanında eğitim almış elemanların çalıştırılmaması, bilgiye ulaşmada mesai saatinin uygulanması olduğunu belirtmektedirler.
Öğrenci, akademisyen ya da bir kitap düşkünüyseniz ve aynı zamanda devam etmek zorunda olduğunuz bir okulunuz veya çalışmak zorunda kaldığınız bir işiniz varsa, bu durumda kitap tutkunuzdan vazgeçmeniz gerekebilir. Çünkü kütüphaneler sadece mesai saatlerinde açıktır. Özellikle halk kütüphaneleri insanların yoğun yaşadığı yerlerde akşam geç saatlere kadar açık kalırsa, daha yararlı olmaz mı?
Okullarımızdaki kütüphanelerde, çağdaş ve yeterli kaynak kitapların, CD, DVD ve benzeri teknolojik malzemelerin de yeterli olmadığını biliyorum. Yıllardır raflarda saklanmış, bir kere bile açılmamış kitapların olduğunu denetimlerimizde de gözlemledim. Çoğu zaman da kütüphane memurunun olmayışından, kitaplık işlevini tam yerine getiremez. Okuldaki günlük nöbetçi öğrencilerle de o kadar olur bu iş…
Öğretmenlerimize okullarındaki kütüphanelerde kendi branşlarında kaç kitabın bulunduğunu sorsanız, korkarım yanıt veremezler. Nedenini kendileri bilirler. Nöbetçi oldukları günlerde okul kitaplığına 1-2 saat bile uğrasalar ve seçtikleri kitapları okumaları için öğrencilerini yönlendirseler, o kitaplarla ilgili proje çalışmaları verseler, en azından öğrencilerini kütüphanelere yönlendirmiş olurlar.
“Kütüphanelerin eğitim ve kültürel kalkınmaya etkisi çok büyüktür.” Bu etkiyi en üst seviyeye çıkarabilmek için eldeki malzemeyi de iyi kullanmak gerekir. Bu nedenle kütüphanelerin çalışma saatleri okura göre belirlenmelidir.
Kütüphaneler ihtisas, halk, üniversite ve çocuk kütüphaneleri şeklinde kategorilere ayrılmaktadır. Buraların temizliğinden donanımına, yönetiminden memuruna kadar her hususun önemi büyüktür. Vatandaşın kütüphanelere çekilmesi için neler yapılmalıdır? Birçok şehirlerimizde başlayan “kitap okuma kampanyaları”nın tüm illerde uygulanması sağlanmalıdır. Günün belli bir saatinde, belli bir sürede gazete, dergi, kitap vb. “ne bulursan oku” sloganıyla okuma yaygınlaştırılmalıdır.
Standartlara göre bir ülkede ortalama 10 bin kişiye bir kütüphanecinin hizmet vermesi gerekirken, Türkiye'de bu rakam 70 bin kişiye bir kütüphaneci şeklindedir. Kütüphanecilik eğitimi almayan kişiler kütüphanelerde görevlendirilmemelidir. Mesleki eğitim görmüş kişiler çalıştırılmalıdır. Görevli memurun emekli olması, binanın depremde hasar görmesi ve onarım faaliyetleri de kütüphanelerin kapanmasına sebep olmaktadır.
Rakamlarla sizi sıkmak istemiyorum ama, Türkiye'deki kütüphanelerde bulunan kitap sayısı Avrupa ülkeleriyle karşılaştırıldığında, çok düşüktür. 80 milyon nüfuslu Almanya'nın kütüphanelerinde 150 milyon kitap bulunurken, 70 milyonluk ülkemizde sadece 13 milyon kitap var olduğu ilgililerce ifade edilmektedir. Finlandiya'da kütüphaneci sayısı bin 500 iken Türkiye'de bu sayı 295. Halk kütüphanesi rakamlarında da Avrupa'nın gerisindeyiz. 2000 yılı verilerine göre Almanya'da 11 bin 332, Fransa'da 4 bin sekiz, İngiltere'de 4 bin 937 ve İspanya'da 5 bin 209 halk kütüphanesi var. Yurdumuzda ise bu rakam 1435 dir.
Neler yapılmalı? Kütüphanelerin eğitime daha iyi hizmet verebilmesi için özellikle öğrenciler buralara yönlendirilmeli, kütüphaneler için kitap dışı materyal alımları artırılmalı, teknolojik gelişmelerden de “e-kütüphane” şekliyle ve kütüphaneye gelenlerin internetten – kontrollü olarak – daha çok yararlandırılması sağlanmalı, halk kütüphaneleri “Eşekli Kütüphaneci”nin yaptıkları örnek alınarak “gezici kütüphanelerle” desteklenmeli, özellikle “engellilere” hizmet sunabilmeli, kütüphanelerin işlevi “yaşam boyu öğrenim” e göre güçlendirilmeli, ücret ödeyerek – vakit geçirmek için - internet kafelere giden gençlerin buralara çekilmesi öğretmenlerce sağlanmalıdır.
Sevgi ve saygılarımla.
Ali İhsan ÖZÇAKIR
MEB. Emekli Bakanlık Başmüfettişi