Ankara’daki Melike Hatun Camisi’nin imam hatibi Halil Konakçı’nın açık giyinen kadınlarla ilgili sarf ettiği sözler gündeme bomba gibi düştü.

Ne diyordu Halil Konakçı vaazında, kulak verelim: “Bak sokaklar ne hale geldi! Kasap dükkânı gibi. Et görmekten içimiz dışımıza çıkıyor artık.” Vaazında bununla da yetinmeyen Konakçı, kadın – erkek eşitliğiyle ilgili ise “yalan” nitelemesinde bulunuyordu.

***

İnsan, inanın, bu çağdışı zihniyet hakkında ne diyeceğini bilemiyor. İslamiyet’i şekilciliğe, kalıpçılığa indirgeyen bu zihniyet, aslında tam da kendine yakıştığı gibi konuşuyor. Bir yandan iyiliği, güzelliği, insanları sevmeyi emreden dinimize hizmet ettiklerini sanıyorlar, diğer yandan ise insanları ayrıştırmayı, kutuplaştırmayı, bölmeyi mubah (!) sayıyorlar.

Konakçı’nın söylediklerini nazarı itibara alırsanız sanacaksınız ki, bu memlekette kadına şiddet sıfırlandı, kadın cinayetleri son buldu, her şey güllük gülistanlık, yalnızca kadınların giyim kuşamı kaldı uğraşacak!.. Bu nasıl bir mantık? Nasıl bir anlayış?

***

Laik, demokratik Türkiye’de kadınlar, ne giyip giymeyeceğini Konakçı ve onun zihniyetindeki tayfaya mı soracak?! Yok öyle yağma!.. Herkes yerini ve konumunu çok iyi bilecek.

Maaşını o beğenmediği, “açık giyinen” kadınların da arasında olduğu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ödediği vergilerle alan bir din görevlisinin kalkıp da vaaz kürsüsünden bu ülkenin insanına parmak sallamaya hakkı da yoktur, haddi de yoktur.

Aslına bakacak olursanız, açık giyinen kadınlardan dolayı sokakları kasap dükkânına benzeten bu zihniyetin kadınları ‘cinsel obje’ olarak gördüğü aşikâr. Kadına bir birey, bir yurttaş gözüyle bakamıyorlar. Onun için de giyim, kuşam, davranış üzerinden sözüm ona topluma “ayar vermeye” çalışıyorlar.

***

Hani bir zamanlar ünlü bir siyasetçimiz, “Kadın herkesin içinde kahkaha atmayacak” demişti de çokça tartışılmıştı. İşte Konakçı’nın zihniyeti de kadının kahkahasından rahatsız olanların yansıması ve devamıdır. Böyleleri deyim yerindeyse, aynı kavağın kaşığıdır.

Bütün bunlarla beraber biliyor ve inanıyorum ki, Diyanet’in içerisinde Konakçı gibi düşünenler bir avuç azınlıktır. Fakat sinek küçüktür mide bulandırır misali sesleri çok çıkmaktadır.

Bakalım, yetkililer Konakçı’nın bu haddini bilmez hezeyanlarına seyirci mi kalacaklar yoksa bir yaptırım uygulayacaklar mı?

Bekleyelim, görelim…

***

Bir de yazımı noktalarken bir hususu daha belirtmek istiyorum. Bizim İslamiyet anlayışımız sevgiye, barışa, hoşgörüye, insanları ötekileştirmemeye dayalı Anadolu Müslümanlığıdır. Temelinde tasavvuf vardır, ‘Salih amel’ bilinci vardır, Anadolu insanının irfanı vardır. ‘Yaratılanı yaratandan ötürü sevme’ anlayışı üzerine bina ettiğimiz Müslümanlığa böylesi söylemlerle zarar vermek hiç kimsenin harcı değildir.