Tarımın Türkiye ekonomisindeki önemi göreceli olarak azalmasına rağmen, gıda ihtiyacının karşılanması, sanayiye girdi sağlanması, ihracat olanakları ve yarattığı istihdam olanaklarından dolayı hala ekonomiye en fazla etki eden sektörlerden biridir.

Ancak bu gerçeğin önemi, politikacılar, maliye, tarım ve ticaret bürokrasisi tarafından anlaşılamamış, tercihler sürekli olarak tarımdan kazanan veya tarım aleyhine büyüyen sektörler lehine kullanılmıştır.

Türkiye’de tarımsal her türlü harcama sadece üreticiye bırakılmıştır.

“Cumhuriyet tarihinden bu yana GSYİH’da tarımın payı giderek azalmaktadır. Bununla beraber sanayi ve hizmetler sektörlerinin paylarının artması üretim teknolojisinin yeterli olmaması ve sanayileşmeyi özendirici politikaların izlenmesinden dolayı olduğu anlaşılabilir. Ekonomik gelişmenin gerçekleştiği ülkelerde sermaye ucuz bir üretim faktörü haline geldiğinde, yatırımlar çoğunlukla sanayi ve hizmet sektörlerine kaymaya başlar.”

Devlet, hükümet ve politikacılar bizde üreticinin yükünü azaltmak için herhangi bir teşebbüste bulunmamışlar, bulunduklarını iddia ettikleri tedbirler ise seçime yönelik ve yapısal sorun çözmekten uzak olmuştur.

“Hollanda’da ise bu yük paylaşılmış;2012 yılından itibaren tarımsal Ar-Ge harcamalarının toplam tarımsal üretime oranı ise %3,6 olmuştur. Hollanda’nın, diğer iki ülkeden çok farklı olarak tarımsal Ar-Ge harcamalarının %55’lik kısmı ticari kesim tarafından karşılanmaktayken, kalan %45’lik kısım ise devlet ve üniversiteler tarafından karşılanmaktadır.”

Tarımın korunması veya korunmaması ülkelerin dış ticaret rakamlarına yansımaktadır.

“Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin 2016 yılı verilerine göre, Dünyada son 40 yılda toplam dış ticaret 60 kat, tarım ürünleri dış ticareti 25 kat artmıştır. Tarım ürünlerinin dış ticaret oranlarındaki azalış eğiliminin nedeni, işlenmemiş tarım ürünlerinin sanayi hammaddesi girdisi olarak kullanımının artmasından kaynaklanmaktadır. Son 25 yılda tarım ürünleri ihracatı 5,5 kat, gıda ürünleri ihracatı ise 7 kat artmıştır.”

Türkiye’nin Cumhuriyet tarihi boyunca artan dış ticaret ve değişim miktarlarını 1923 yılında 137.662.000 $ ile başlayan dış ticaretimiz, 2018 yılında 390.981.381.000 $’a ulaşmıştır.

“Hollanda ise 2016 yılı itibari ile 756,4 milyar USD değerinde GSYH’ye sahip olan bir ülke olarak dış ticaretinde 567 milyar USD’lik bir ihracat ve 505 milyar USD’lik bir ithalat değerine sahiptir.Bu rakamlar Hollanda’nın büyük oranda dış ticaret odaklı bir ekonomik yapıya sahip olduğunu göstermektedir. Büyük çapta ihracat gerçekleştirebilmek için büyük çapta ithalat yapmaktadır. Hollanda, stratejik olarak bulunduğu konumunu ticari faaliyetler anlamında çok iyi kullanmıştır. Deniz ticaretini destekle zaman içerisinde karayolu, tren yolu ve havayolu ulaşım imkânlarını arttırarak önce bölgesel, sonrasında da uluslararası ticaretini sürekli bir artış eğrisine oturtturmuştur.”