İl olarak sonbahar ve kış aylarında beklenen yağışları alamadık. Bu satırları yazarken 2021 yazı aklıma geldi. O yaz içme suyu anlamında herhangi bir sıkıntı yaşanmadı ama tarımsal sulamada ciddi problem yaşandı. Bu nedenledir ki, sulu tarım yapamayan pek çok çiftçi ayçiçeğine yöneldi. Önceki sezonlarda 7 – 8 kat su verilebilen tarlalara, kuraklık nedeniyle ancak 2 kat su verilebildi. Kuraklık nedeniyle, 2023’te yani bu yılın yazında da bizi 2021’e benzer bir tablo bekliyor. Bu yıl da tarımsal sulamada kısıtlı sulama programının uygulanması bekleniyor.

***

Kuraklık, felaketlerin en büyüklerinden biri. Üst üste birkaç yılın bu şekilde kurak geçme olasılığını göz önünde bulundurursak yalnızca tarımsal sulama anlamında değil, içme suyu anlamında yaşanacak krizlerin de kapımızı çalması an meselesidir.

Bu gerçeği toplumdaki yöneticilerden sade vatandaşa kadar hiç kimse aklından çıkarmadan, buna göre hareket etmelidir.

***

Ancak şunu da ifade etmeden geçemeyeceğim. Kuraklık tehdidine karşı ne pahasına olursa olsun suyun her bir damlasını değerlendirmeliyiz. Bu konudaki ilgili kuruluşlar mutlaka ama mutlaka bilimsel temelli çalışmalar yapmalı. Bir de en önemlisi tarımda vahşi sulama terk edilip, modern sulama teknikleri hayata geçirilmeli. Kuraklıkla topyekûn mücadele, temel yol haritamız olmalı.