Çok değil, bundan 15 – 20 yıl önce Türkiye’de ‘tatil beldesi’ dendiği zaman zihnimizde canlanan bir yerleşim yeri profili vardı. Neydi bu? Gürültüden, karmaşadan, şehir yaşamının keşmekeşinden uzak, insanların denizle, doğayla iç içe olup ‘kafa dinleyebileceği’ bir yerleşim yeri…

Günümüzün modern dünyasında böylesi bir ‘tatil beldesi’ algısı neredeyse hayal oldu diyebiliriz. Çünkü artık, yazımın başlığında da belirttiğim gibi ‘metropolleşen’ tatil beldeleriyle karşı karşıyayız.

***

9 günlük bayram tatili biteli çok oldu ama turizm yörelerindeki yoğunluk neredeyse aynı ölçüde devam ediyor. Buna bağlı olarak da insanlar yılın yorgunluğunu atmak, kafa dinlemek, deşarj olmak için gittikleri tatil yörelerinde trafik ve gürültü kirliliği başta olmak üzere çeşitli sorunlara muhatap oluyor. Öyle anlar geliyor ki, tatil, çileye; sefa, cefaya dönüşüyor.

Mesele yalnız bununla sınırlı kalsa iyi. Zaman zaman sosyal ağlarda karşımıza çıkar, ünlü tatil yörelerinin 1960’lardaki, 1970’lerdeki fotoğraflarını paylaşır birileri. Yanına bir de o tatil beldesinin şimdiki fotoğrafını koyup, ikisini mukayese etmeye kalkarsanız işte o zaman derin düşüncelere dalıp gitmemek mümkün değil. Kapitalizmin ve sözüm ona modernitenin topluma dayattığı tüm alışkanlıkları sorgulamadan kabul eden bir benliğiniz varsa bu tabloyu gayet normal karşılayabilirsiniz. Fakat doğaya, toprağa, çevreye duyarlı biriyseniz ve beton yığınına dönen tatil beldelerinin ‘belde’ kimliğinden tümüyle uzaklaşıp, birer ‘metropol’ görüntüsüne büründüğünü gördüğünüzde bu tablo karşısında nereye doğru yol alındığını sorgularken bulursunuz kendinizi.

***

Evet, hızla artan nüfus, insanoğlunun bitip tükenmek bilmeyen tüketim ve gösteriş tutkusu bizleri bu hale getirdi ve ne yazık ki, gidişat bu halde devam ediyor. Lüks villaların, sitelerin dikildiği o güzelim tarım arazilerini, zeytinlikleri görür de insan nasıl bunun üzerine düşüncelere dalıp gitmez ki…

Özellikle Ege ve Akdeniz’in kıyı şeridinde bir zamanlar ‘tatil beldesi’ olan yerleşim yerlerinin şimdilerde metropolleştiğini ve başkalaştığını görünce bu satırlar dökülüverdi kalemimden…