Öküz Mehmet Paşa, 17.yüzyıl Osmanlı devlet adamıdır. 1550 yılında Karagümrük’te dünyaya gelmiş, inişli çıkışlı bir hayat yaşamış, 1619’da Halep valisiyken ölmüştür.
İstanbul’da öküz nalbantlığı yapan babasının işinden dolayı “Öküz” lakabı verilen Mehmet, Acemi Ocağına girmiş, 1567’de Enderun’a seçilmiş, eğitimini tamamladıktan sonra padişah sarayında kiler kethüdalığı ve Hasoda (silahtar) ağalığı yapmıştır.[1]
Osmanlı tarihinin en buhranlı döneminde görevler üstlenmiştir.. Batıda Avusturya, doğuda Safevilerle savaşılıyordu. Fetih ve ganimet dönemi kapanmış, ticaret yolları değişmişti. Ekonomik kriz baş göstermiş,celali isyanları doruğa çıkmıştı. Saray içinde “Kadınlar saltanatı”başlamış, vezirler güç sahibi olmuş, taht yönteminde “Ekber” anlayışına geçilmişti.[2]
Böylesi hassas bir ortamda Mısır Valiliğine atanmış, 1607’de isyancı köleleri kılıçtan geçirerek büyük birayaklanmayı bastırmış, huzuru sağladıktan sonra Osmanlı hazinesini ihya ederek göz doldurmuştu. Ayrıca celalileri takip eden Sadrazam Kuyucu Murat Paşa’yı desteklemek için Mısırlı askerlerden kurulu özel bir alayı, Antakya’ya göndermişti.
Mısır’daki hizmetlerinin karşılığını1611’de almıştır. Sultan Ahmet tarafından kaptanı deryalığa atanarak vezir yapılmış, aynı zamanda padişahın kızı Gevherhan Sultan’a damat tayin edilmişti.
İstanbul’daki görkemli bir düğünden sonra 1612’de donanmayla Akdeniz’e açılmış, Maltalı ve Toskanalı korsanları dize getirip ticaret gemilerinin güvenliğini sağlamıştı.
Floransa filosuna yenilince kaymakam yapılsa da geçmiş hizmetlerini dikkate alan ve sarayda mutlak hakimiyet kurmak isteyen Sultan Ahmet tarafından 1614’te sadrazamlığa getirilmiştir.
Sadrazam Öküz Mehmet Paşa’nın hem devlet işlerini eksiksiz yönetmesi hem de saray çekişmelerini önlemesi gerekiyordu. İlk işi, devlet ricali arasındaki uyumsuzlukları gidermek ve orduyu disiplin altına almak olmuşu. Ardından ayni ve nakdi vergiyi çeşitlendirerek hazineyi güçlendirmiş, vakfiyeler kurarak hayır ve ticari işler yapmıştı.
Avrupa'nın denizcilik ve coğrafi keşiflerle yükselişine seyirci kalmamış, özellikle sahil kentlerinde denizciliği ve deniz ticaretini geliştirecek atılımlara imza atmıştı.
1615'te ordunun başında Safevi yönetimindeki Revan’a kadar ilerlemiş, fakat kış mevsimi dolayısıyla kuşatmayı kaldırıp Erzurum’a geri dönmüştür. Bu olay sadrazamlıktan azledilmesine ve bir kez daha kaymakamlık görevine tayin edilmesine neden olmuştur.
Genç Osman'ın tahta çıkışıyla 1619’da tekrar sadrazamlığa getirilmiştir. Avrupa'nın otuz yıl savaşlarıyla oldukça zayıfladığını ve Osmanlı-Lehistan savaşının biran evvel sonuçlandırılmasını istemiştir.[3]
Padişahın yaşının küçük olmasını fırsat bilen ve devlet politikasında söz sahibi olmak isteyen Kaptanı Derya Güzelce Ali Paşa ile anlaşmazlık yaşayınca, bu kez bütün malları müsadere edilerek Halep valiliğine gönderilmiştir.
Öküz Mehmet Paşa’nın Halep valiliği,büyük sıkıntılar içerisinde geçmiş ve ilerleyen hastalığı nedeniyle 69 yaşında hayatını kaybetmiştir.
Tarihi kaynaklarda cesareti, saygınlığı ve hayırseverliği ile anılan, acımasızlığı ve sert vergi politikalarıyla yerilen Öküz Mehmet Paşa, pek çok yapısal eseri topluma kazandırmıştır.Ayrıca Kuşadası, Niğde, Karagümrük veKahire’de kurduğu vakıfları, günümüzde de toplum yararına çalışmaktadır.
Öküz Mehmet Paşa’ya sadrazamlığı sırasında Ege’nin ticaret kapısı durumundaki Kuşadası, mülk olarak verilmişti. Paşa, Kuşadası’yla ilgili ticari kaygılar taşıdığından limana, küçük bir kale görünümünde ve kendi parasıyla kervansaray inşaa ettirerek hem limanın güvenliğini hem de gümrük vergisini garantiye almıştı.[4]
Külliyenin inşa kitabesi bulunmadığı için yapım yılını bilemiyoruz. Fakat kaynaklardaki bilgiler çerçevesinde,inşaatın 1619’da tamamlandığı anlaşılmaktadır.
Kuşadası Kervansarayı, kale görünümünde velimanın hemen önünde dikdörtgen biçimde yapılmıştır. Yapının etrafı, kalın ve yüksek surlarla örülüdür. Surların üzeri burçlu ve kaldırım taşıyla döşenmiştir.Duvarlar, mazgallı, top ve tüfek yuvasıyla donatılmıştır.
Kervansaray ve kaleye giriş iskele tarafındaki kapıdan sağlanır. Bu girişteki geniş avlunun etrafına; cami,bedesten (arasta), han, hamam, mektep, fırın, değirmen, mahzenler, dükkânlar ve evler yapılmıştır.[5]
Kervansaraydan günümüze cami, şadırvan,han, hamam ve bedesten ile surların büyük kısmı ulaşmıştır.Bugün, kültür ve sanat etkinliklerinde aktif bir şekilde kullanılan kervansarayın iki katlı han binası, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’ne konservatuvar ve otel olarak ayrılmıştır.
***
Kaynakça:
(i) Kuşadası Kültürel ve Tarihi Mirası Koruma Derneği, Kuşadası Öküz Mehmet Paşa Sempozyumu Bildirisi, 2019.
(ii) Bülent Çelik, Öküz Mehmed Paşa Vakfiyesi ve Düşündürdükleri, Makale, Erişim Tarihi:12.11.2022, (https://tdtts.deu.edu.tr
Türk Deniz Ticareti Tarihi Sempozyumu - Dokuz Eylül University
Tarihçiliğimizin son dönemlerde hak ettiği ilgiyi görmeye başlayan bir alanı olan denizcilik tarihinin önemli bir veçhesini de deniz ticareti tarihi oluşturmaktadır.
tdtts.deu.edu.tr).
Dipnotlar:
[1] Acemi Ocağı, Enderun için öğrencileri ve başta piyade kısmı olmak üzere Kapıkulu’nunihtiyaç duyduğu askerleri yetiştirmek için kurulmuştur.
[2] Ekber anlayışı, Osmanoğlu ailesinin, padişahtan sonraki en yaşlı erkek üyesinin veliaht kabul edilmesini ifade eder.
[3] Otuz yıl savaşları, 1618'den 1648'e kadar sürmüştür. Avrupa tarihinin en yıkıcı mezhep savaşı olup tahminen 4,5 ile 8 milyon arasında insan ölmüştür.
[4] Mülk vermek, arazinin çıplak mülkiyetinin devlete bırakılıp vergi dahil her türlü tasarruf hakkının devredilmesidir.
[5] Kalenin savunması ve gümrük için yaptırılan odalara Kütahya’dan getirilen yörükler yerleştirilmiştir.