İçinde bulunduğumuz küresel ısınma ve kuraklık süreci ile ilgili senaryolardan birisi 2009 yılında Bülent Gözcelioğlu’nun yaptığı bir çalışma.Bu çalışmada yer alan tahminlerin bugün çok az farklılıklarla gerçekleştiğini görmekteyiz 

Bundan sonra neler olabilir, sorusunun cevabını aynı çalışmadan vereceğiz.

“İkinci (2041-2070) ve üçüncü (2071- 2099) dönemler için sıcaklık aralığı özellikle İç Anadolu Bölgesi’nde ve Akdeniz’le Balkanlar’da artacağı söylenebilir.”

“Ardı ardına gelen yağışsız gün sayısındaki değişim, “ardışık kurak günler” adlı değişkenle hesaplandı. Buna göre kışın ve ilkbaharda ardışık kurak günlerin uzunluğunda önemli değişiklikler olmayacak. Sonbahar ve yazınsa bu değişkende Türkiye’nin güney kesimlerinde önemli bir artış beklenmiyor.”

“ 21. yüzyılın sonlarına doğru Türkiye’nin tamamında 10 mm’den yüksek yağışlı gün sayısında azalma olacağı öngörülüyor. Bu durum hemen hemen dört mevsim için de geçerli.”

 “Su kaynakları açısından önemli bir parametre olan yüzey akışındaki değişim, hem sıcaklık hem de yağıştaki değişikliklerden etkilenir. Burada en ilginç sonucun, Doğu Anadolu bölgesinde kış aylarındaki yüzey akışlarında önemli orandaki artışla, ilkbahardaki önemli orandaki azalış olduğu söylenebilir.”

 Bu bölgenin yağışlarında önemli değişiklikler olmamasına karşın, yüzey akış oranlarındaki değişikliklerin nedeni sıcaklıktaki artışla açıklanabilir. Sıcaklıklardaki artış karın birikme dönemlerinde (kış aylarında) daha az kar birikmesine ve bu nedenle daha çok yüzey akışına neden olacakken, karın erime dönemlerinde (ilkbahar aylarında) daha az kar örtüsü olduğu için yüzey akışlarında azalmalara neden olacak.”

 “Tüm bu verilerin iyi yorumlanması, projeyi daha işe yarar duruma getirebilir.”

“ Sıcaklık artışları ve su kaynaklarının azalması olasılığı tarımı olumsuz etkileyecektir.”

“ Buna göre kuraklığa dayanıklı tarıma geçiş çalışmaları yapılabilir.”

Doğu Anadolu’daki kar örtüsü de sıcaklıkla birlikte eriyebilir. 

Erime sonucunda oluşacak suyu tutmak önemli olacaktır.

Tarımsal ürün ve gıda üretim süreci tehlikeye girecektir.

Bitki örtüsü azalacaktır.

Su rezervleri tükenmeye doğru meyledecektir.

Ülkede çölleşme vakaları görülecektir.