2020 yılı bir hayli zor ve üzücü geçti gitti. Koronavirüs ile tanıştık geçen yılın başlarında kısa sürede tüm dünyayı kasıp kavurdu bu illet. Milyonlarca insan enfekte oldu sayıları yüzbinleri aşan can kayıpları yaşandı. Aşı çalışmaları hız kazandı bu süreç esnasında, bir çok aşı üretildi klinik denemelerin sonunda en nihayetinde Aralık ayının son günlerinde piyasaya sürüldü aşılar. Dünya ülkeleri vatandaşlarını bir an evvel aşılamak ve koronavirüsün ölümcül etkisinden kurtarmak için harekete geçti. Türkiye'de de Çin'den ve Alman Biontech firması tarafından üretilen aşılar kullanılacak.
Durum böyleyken 2021 yılına geçiş yaptık, umutlar, beklentiler, hayaller, planlar 2021 üzerine kurgulanıyor. Ancak bilim insanları koronavirüsün önümüzdeki 10 yıl boyunca etkili olabileceğini konuşuyor. Artık eski normalleşme yok, bizim kültürümüzde akrabalık, kardeşlik, komşuluk gibi kavramlar atalardan kalma geleneksel bir halede binlerce yıldan beri süregeliyor. Yani el öpmek, sarılıp kucaklaşmak, bayram ve özel günlerde kalabalık buluşmalar bizim ülkemize has ve özel paylaşımlar. Koronavirüs salgınından sonra açıklanan korunma tedbirlerinin en önemlileri maske, mesafe ve temizlik üçlemesi oldu. Kültürümüzde temizlik anlayışı ve uygulaması epeyce yaygın, örneğin evler dip köşe en az haftada bir silinir süpürülür asla ve asla eve ayakkabıyla girilmez. Maske ve mesafe ise korona salgınından sonra gündemimize giriş yaptı. Şimdilerde bu kurallara sıkı sıkı uygulamanın tam zamanı sevdiklerimizi kaybetmek istemiyorsak tedbirleri elden bırakmamalıyız.
Gelelim umutlarımıza, insanoğlunun içinde çocukluktan ölüme kadar giden yıllar boyunca beslenen umutlar ve beklentiler var. Hayata dair istekler var, ailemiz adına ve sevdiklerimiz adına yeşerttiğimiz umutlar hep vardı ve var olmaya devam edecek. Anne ve babaların kendi yapamadıkları hayallerini ve umutlu beklentilerini çocuklarının sahip olması için gösterdikleri emek ve gayretler var. Hayallerinde büyüttükleri evlatlarının iyi bir işe sahip olması, sevilen ve sayılan biri olması, sonuç olarak ta onlarında evlenip aile kurması var beklentilerde.
Günümüzün sosyal ve ekonomik şartları çok ağır ve çetin. İnsanlar umutlarının üstüne hayaller kurmaya bile korkar oldu. İşsiz kalma korkusu, gelecek korkusu ve şimdi de koronavirüsle birlikte salgın hastalıklar korkusu var artık. Gelecek günlerin korkusu, kaygılar, endişeler, belirsizlikler tüm dünyada yaşayan milyarlarca insanı esir almış durumda. Hal böyleyken ister istemez insanlar hayallerinden ve umutlu bekleyişlerinden bile vazgeçme noktasına geldi. Kişisel sıkıntıların yanı sıra ülkelerin ekonomik çalkantıları ve siyasi kısır döngüleri de insanların hayallerinin ve umutlarının kırılmasına neden oluyor.
Umuyorum ki 2021 yılı ve gelecek yeni yıllarda herkesin düşleri gerçek olur ve yaşanılan tüm sıkıntılar mazide tatsız anılar olarak kalır. Sizler ne olursa olsun hayal kurmaktan asla vazgeçmeyin ve hayallerinizi umutlarınızla besleyin ve büyütün…