Gıda güvencesinin en önemli bileşenlerinden biri üretimde sürdürülebilirliktir.
Bu tespitin ışığı altında Türk tarımında sektörden ayrılma ve çiftçiliği bırakma olgusu hızla devam etmektedir. Bunun en açık belirtisi kırsal alanlardaki yerleşmelerden kentlere doğru olan nüfus hareketleri olarak karşımıza çıkmaktadır. İşbu göç, tüm gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de toplumsal ve ekonomik gelişim ve değişimin unsurlarından olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bunun başlıca nedenleri arasında,
6360 sayılı Kanun ile büyükşehir belediyesi statüsündeki köylerin tüzel kişilikleri kaldırılarak, köyler mahalle olarak bulundukları ilçe belediyelerine bağlandığından, bu tarihten itibaren büyükşehirlere ait belde ve köy nüfus kayıtları bulunmamaktadır. Seçilen illerde köy nüfusundaki azalmalar, il içinde göçün kırdan kente doğru devam ettiğini göstermektedir.
Yapılan bir çalışmada gençlerin yaklaşık %78’inin göç etmesinde önceden göç etmiş akrabalarından aldıkları olumlu görüşlerin etkili olduğunu bildirmişlerdir.
Yine bu araştırmaya göre Kırsaldan göç etme düşüncesi olan üreticilerin yaş ortalaması 50.1 olarak belirlenmiştir. Göç olgusu doğrudan üreticinin üretimi bırakması anlamına gelmektedir.
Tarımsal ürün ve gıda üretim sürecinin kesintiye uğramasının mutlaka önüne geçilmesi gerekmektedir. Bunun için de;
Bu alanda bazı yasalar ve yönetmelikle yürürlüğe konulmuş ise de hazine arazilerinin ve orman niteliklerini kaybetmiş olan arazilerin ıslah edilerek bitkisel üretimde kullanılmasının sağlanması alanında Türkiye’nin tarım ölçeğine oranlandığında yeterince miktarda somut sonuçlara ulaşılamamıştır.
Marjinal sınırlara ulaşılması nedeniyle, özel ürün yetiştirilmesinin teşvik edilmesi.
Son olarak Osmanlı Kanunnamelerinde yer alan “Çiftbozan yasası” dan esinlenerek nadas arazilerinin tarıma kazandırılmasına yönelik, bir yönetmelik yürürlüğe girmiş olsa da yenetmelikte,başta kiralama başlama/ bitiş tarihleri olmak üzere pek çok yanlışların bulunması, yönetmeliğin yenden ele alınması gerekliliğini şart kılmaktadır. Bu bakımdan nadas alanlarının daraltılması özellikle hububat tarımı açısından,zorunluluğu acil bir gerekliliktir.
Değişen tüketim alışkanlıkları göz önüne alınarak bitkisel ürünlerin mevsim dışı üretiminin sağlanabileceği örtü alanların genişletilmesi ve uygun coğrafyalarda desteklenmesi gerekmektedir.
Son yıllarda aşırı şehirleşme, enerji, madencilik, müteahhitlik, sanayi ve turizm sektörlerindeki gelişmelere bağlı olarak tarım arazilerinin amaç dışı kullanılmalarının önlenmesi de tarım arazilerinin korunması ve geliştirilmesi için elzemdir.