Aydın verimli toprakları, incir bahçeleri, zeytinlikleriyle bilinir. Son zamanlarda bereketli coğrafyada bir başka gerçek sessizce büyüyor; kuraklık.

Her yaz yangınların çoğalması kuraklık riskini daha da artırıyor. Ormanlar yanarken izlemekten başka bir şey gelmiyor elimizden. Unuttuğumuz tek şey, sadece yeşili değil suyu da yakıyor.

Barajlardaki su seviyeleri bu yaz ciddi anlamda düşmüş durumda. Adıgüzel, Kemer ve Yaylakavak gibi barajlarda doluluk oranları alarm veriyor. Aşırı buharlaşma, yangınlarla birlikte hızlanan iklim değişiklikleri ve bilinçsiz su kullanımı bu tabloyu daha da karartıyor maalesef.

Kruyan barajlar sadece çiftçileri değil bizi de ilgilendiriyor. Bugün çeşmelerden akan su, yarın bir damlaya dönüşebilir. Çünkü su artık sınırsız değil, doğa ‘ben yok oluyorum’ diye bağırırken herkes kulaklarını tıkıyor.

YANGIN SU KAYBINI NASIL TETİKLER?

Çok sayılı orman yangınları su döngüsünü de bozuyor. Ağaçlar yok oldukça buharlaşma artıyor. Normal şartlarda ağaç gölgeleri toprağı serin tutuyor ve suyun buharlaşmasını önlüyor. Ormansızlaşan toprak yağmur alsa da suyu depolayamıyor. Yaz sıcaklarında barajlardaki sular %30 seviyesinde buharlaşıyor. En çok da yangın için milyonlarca litre su kullanılıyor.

NE YAPABİLİRİZ?

Böyle kilit noktalarında üzerimize düşen görevler var. Biz yangınları durduramayabiliriz ama suyumuzu koruyabiliriz. Örneğin; musluğu açık bırakma alışkanlıklarımızdan vazgeçelim. Her seferinde 6-10 litre arası su kurtarabilirsin. Uzun ve keyifli banyo yerine kısa duşlar almayı tercih et. Gelecekte su bulamayabiliriz. Bahçe sulamalarını sabah erken saatlerde veya akşam geç saatlerde yapmalıyız. Gündüz yapılan sulama, sıcak havada buharlaşıp etki etmeyecektir. Damlayan bir musluk yılda 5 ton hatta daha fazla su israfına neden olabilir. Bozuk veya damlayan musluklarınızı tamir ettirin.

SU HAYATTIR

Bugün şehirde çıkan her yangın, kuraklığa yakılmış bir kibrittir. Bugün göz yumduğumuz su israfı yarının susuz sabahlarına uyanmak demektir.

Çocuklarımıza bırakacağımız toprakların, ormanların, barajların ve suyun kıymetini bilmek zorundayız.

Çünkü bu artık bir çevre sorunu değil. Bu, artık bir yaşam sorunu…